İştirak Nafakası

4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 327. maddesi;

Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.

Ana ve baba, yoksul oldukları veya çocuğun özel durumu olağanüstü harcamalar yapılmasını gerektirdiği takdirde ya da olağan dışı herhangi bir sebebin varlığı hâlinde, hâkimin izniyle çocuğun mallarından onun bakım ve eğitimine yetecek belli bir miktar sarf edebilirler.”

hükmünü ihtiva etmektedir. Türk Medeni Kanunun, nafaka miktarının takdiri madde başlıklı 330. maddesi ise;

Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur.

Nafaka her ay peşin olarak ödenir.

Hâkim istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir

hükmünü ihtiva etmektedir.

Ancak lehine yoksulluk nafakası hükmedilen eşin eşin iştirak nafakası ödeyip ödemeyeceği hususunda kanunda bir açıklık bulunmamaktadır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları, yoksulluk nafakası alan eşin iştirak nafakası ödemekle yükümlü tutulamayacağı yönündedir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 2019/117 E., 2019/1153 K. sayılı ve 07/11/2019 tarihli kararında;

“…Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, asgari ücretle çalışan ve yoksulluk nafakası alan davalı annenin velayetleri davacı babada bulunan ortak çocuklar için iştirak nafakası ödemekle sorumlu tutulup tutulmayacağı noktasında toplanmaktadır.

Türk Medeni Kanunu’nun 182. maddesi hükmüne göre; velayet kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine (iştirak nafakası) gücü oranında katılmak zorundadır. Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. Yine aynı Kanunun 327. maddesinde çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin ana ve baba tarafından karşılanacağı öngörülmüştür.

Bu nedenlerle yoksulluk nafakası alan ve yoksulluk sınırında bulunan davalı aleyhine ortak çocuklar için iştirak nafakasına hükmedilmesi yasal düzenlemelere ve hukuk kaidelerine aykırıdır.

yönünde karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararı da dikkate alındığında; Yargıtay’ın mevcut yaklaşımın, yoksulluk nafakası alan ve yoksulluk sınırında bulunan ebeveynin, müşterek çocuklar için iştirak nafakası ödemesi ile yükümlü tutulamayacağı yönünde olduğu görülmektedir.