BOŞANAN KADININ SOYADI MESELESİ

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 173. maddesi;

“Boşanma hâlinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur; ancak, evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Eğer kadın evlenmeden önce dul idiyse hâkimden bekârlık soyadını taşımasına izin verilmesini isteyebilir.

Kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hâkim, kocasının soyadını taşımasına izin verir.

Koca, koşulların değişmesi hâlinde bu iznin kaldırılmasını isteyebilir.”

hükmünü ihtiva etmektedir. Kural olarak, boşanmanın kesinleşmesiyle birlikte kadın, bekarlık soyadını kullanır. Ancak kadın, Türk Medeni Kanunu’nun 173. maddesi uyarınca; boşandığı eşinin soyadını kullanmakta bir menfaati bulunduğunu ve bunun eşine zarar vermeyeceğini ispat ederek hâkimden “evlilik soyadını” kullanmasına izin verilmesini talep edebilir. Uygulamada, özellikle anlaşmalı boşanma davalarında; anlaşmalı boşanma protokolüne eklenen hükümler ile hâkimden sair izin talep edilmektedir. Ancak bu talep ayrı bir davaya da konu edilebilir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2012/20089 E., 2013/14380 K. nolu ve 27.05.2013 tarihli kararında;

“… Boşanan kadının, evliliğin sona ermesinden sonra kocasının soyadını taşımasına imkan tanıyan bu hükmün amacı, kadının sosyal durumunu korumasını sağlamaktır. Bir başka ifade ile kadın evlilik soyadı ile tanınmış ve isim yapmış ise kocanın soyadını kullanmakta menfaati olduğunun kabulü gerekir.

Toplanan delillerden mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davacının boşandığı kocasının soyadını kullanmasının davalıya bir zarar vermediği, davacının iş ve sosyal yaşamında kocasının soyadıyla tanınıp bilindiği, bu nedenle kocanın soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu anlaşılmakla isteğin kabulü yerine yazılı şekilde reddi doğru bulunmamıştır. …”

yönünde karar verilmiştir. Somut olayın özellikleri dahilinde, “menfaatin” varlığı, talepte bulunan kadın tarafından ispat edilmelidir.

Hakim tarafından boşanmanın kesinleşmesinin ardından, “evlilik soyadını” kullanmasına izin verilen kadın; daha sonra 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun Ek 3. maddesine dayanarak, nüfus müdürlüğüne yapacağı yazılı bir başvuru ile evlenmeden önceki soyadını kullanabilir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun Ek 3. maddesi;

“(1) Yazılı talepte bulunmak kaydıyla;
a) Boşandığı eşinin soyadını kullanmasına izin verilen kadının evlenmeden önceki
soyadını,

b) Eşinin soyadı ile birlikte önceki soyadını taşıyan kadının sadece eşinin soyadını,

kullanmak istemesi hâlinde, nüfus müdürlüğünce gerekli işlem yapılır.”

hükmünü ihtiva etmektedir. Dolayısıyla, hakim izni ile boşanmanın ardından evlilik soyadını kullanan kadın, herhangi bir dava açmaya gerek kalmaksızın doğrudan nüfus müdürlüğüne yapacağı yazılı bir başvuru ile bekarlık soyadını kullanabilecektir.

Evli Kadının, Evlilik Birliği İçerisinde Yalnızca “Bekarlık Soyadını” Kullanması Mümkün Müdür?

4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 187. maddesi “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir” hükmünü ihtiva etmektedir. Ancak gerek Anayasa Mahkemesi gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gerekse Yargıtay 2. Hukuk Dairesi; evli kadının evlilik birliği içerisinde yalnızca bekarlık soyadını kullanabileceği yönünde kararlara imza atmışlardır. Uygulamada, yalnızca bekarlık soyadını kullanmak isteyen kadının, evlilik soyadının iptali ve bekarlık soyadının kullanmasına izin verilmesi talebiyle bir dava açması ve davayı eşine ve nüfus müdürlüğüne yöneltmesi gerekmektedir.
Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2011/8917 E., 2012/23632 K. ve 04.10.2012 tarihli kararında;


“…Davacı, evlenmekle yasa gereği kocasının soyadını almıştır. Kocasının soyadı önünde evlenmeden önceki soyadını da kullanmaktadır. Mahkemece; davacının evlenmekle aldığı kocasının soyadının iptaline, kızlık soyadını kullanmasına izin verilmesine karar verilmiş, hükmü nüfus idaresi temyiz etmiştir. Verilen karar, evlenen kadının soyadı ile ilgili olduğuna göre, işin aile mahkemelerinin görevine girdiği kabul edilmiş ve karar aile kütüklerinde değişiklik sonucu hasıl edeceğinden nüfus idaresinin kararı temyiz yetkisinin bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır (5490 s. NHK md. 37). Taraf teşkili kamu düzenine ilişkindir. Davacı kadının sadece kendi kızlık soyadını kullanma isteğine ilişkin bu dava kocanın hukukunu da etkilemektedir. Açıklanan sebeplerle davacıya kocasını davaya dahil etmesi için önel verilmesi, bildirmesi halinde delillerinin toplanmasından sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik hasımla davaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

şeklinde hüküm kurulmuştur. Açılacak olan davada, adının bu talebini haklı bir nedene dayandırması gerekip gerekmediği hususu da tartışmaya konu olmuştur. Bu konuya ilişkin farklı içtihatlar söz konusudur. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2014/2-889 E., 2015/2011 K. nolu ve 30.09.2015 tarihli kararında;


Somut olaya gelince: sebep önemli olmaksızın davacı evlilik birliği içinde sadece kızlık soyismini kullanmak istemektedir. Kızlık soyisminin kullanmak istemek için haklı bir gerekçenin bulunmasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Bu hak AİHS 8 ve Anayasanın 17. maddeleri kapsamında bir insan hakkıdır ve cinsiyete dayalı olarak bir ayrıma tabi tutulmaksızın erkek ve kadın arasında eşit şekilde uygulanmalıdır. Aksi durum AİHS’nin 14. maddesine aykırılık teşkil edecektir. Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanmalıdır.“şeklinde karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, haklı bir nedene dayanmaksızın, yalnızca usulüne uygun bir talebin varlığı halinde, evli kadının evlilik soyadının iptali ile bekarlık soyadını kullanmasının mümkün olduğu görüşündedir.