Anayasa Mahkemesi’nin 2019/22043 Başvuru Numaralı ve 15.06.2022 Tarihli Kararı

Anayasa Mahkemesi’nin 2019/22043 başvuru numaralı 15.06.2022 tarihli kararı, 31927 sayılı  ve 18.08.2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

Sair kararda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının tefhim edilmesinden sonra verilen itiraz dilekçesi üzerine gerekçeli karar tebliğ edilmeden dosyanın itirazının incelenmesi için yetkili mahkemeye gönderilmesi ve başvurucuya ayrıntılı itiraz dilekçesi verme imkânı sağlanmadan itirazın incelenmesi nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma ve mahkemeye erişim haklarının ihlal edildiğine yönelik hüküm kurulmuştur. Kararın ilgili bölümlerine aşağıda yer verilmektedir.

“16. Anayasa Mahkemesi, daha önce HAGB kararının tefhim edilmesinden sonra verilen itiraz dilekçesi üzerine gerekçeli karar başvurucuya tebliğ edilmeden dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi ve başvurucunun ayrıntılı itiraz dilekçesi verme imkânı sağlanmadan itirazın incelenmesi nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma ve mahkemeye erişim haklarının ihlal edildiğine karar vermiştir (Ayşe Eşlik, §§ 24-44; Batuhan Şengül, B. No: 2017/29295, 21/7/2020, §§ 25-35; İbrahim Kaya, B. No: 2017/29474, 28/1/2020, §§ 24-34). Bu başvuruda da söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum söz konusu değildir.

17. Anayasa Mahkemesinin anılan kararı nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma ve mahkemeye erişim haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

Ayrıca sair karar ile, başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlalinin tespit edilmesinin başvurucunun uğradığı zararların giderilmesi bakımından yetersiz kalacağına, başvurucunun 3 yıl denetim altında tutulduğuna ve bu sebeple ihlalin bütün sonuçlarının ortadan kaldırılabilmesi için yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya 15.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi yönünde hüküm kurulmuştur.  Kararın ilgili bölümü şu şekildedir;

“20. Başvurucu, 15.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Somut olayda başvurucu ihlale konu karar dolayısıyla kararın kesinleştiği 3/5/2019 tarihinden bireysel başvurunun esas incelemesinin yapıldığı 15/6/2022 tarihine kadar yaklaşık üç yıl denetim altında tutulmuştur. Dolayısıyla ihlalin tespit edilmesinin başvurucunun uğradığı zararların giderilmesi bakımından yetersiz kalacağı açıktır. Dolayısıyla ihlalin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılabilmesi için başvurucunun yaklaşık üç yıl denetim altında tutulmuş olması nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya 15.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

Sair karar metninin tamamına aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/08/20220818-13.pdf

İşe İade Davasında Gerekçeli Kararın 1 Yıl Sonra Yazılmasının Adil Yargılanma Hakkının İhlali Olduğuna İlişkin AYM Kararı

Anayasa Mahkemesi’nin 07.09.2021 tarihli ve 2018/15809 sayılı kararı, 13/01/2022 tarihli ve 31718 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Sair başvuruda işe iade talebiyle açılan davada gerekçeli kararın geç yazılması sebebiyle makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği yönünde hüküm kurulmuştur. İşe iadeye karar verilmesine rağmen, gerekçeli kararın bir yılı aşkın süre sonra yazılmasının adil yargılanma hakkının ihlali olduğuna hükmolunmuştur. Olayda işe iade kararı  10/07/2017 tarihinde verilmiş ve gerekçeli karar ise 20/09/2018  tarihinde yazılmıştır. Kararın bazı bölümleri aşağıda yer almaktadır.

‘‘22. Makul sürede yargılanma hakkının amacı, tarafların uzun süren yargılama faaliyeti nedeniyle maruz kalacakları maddi ve manevi baskı ile sıkıntılardan korunmasıdır. Hukuki uyuşmazlıkların çözüm sürecini uzatarak çoğu zaman elde edilecek hükmün yararını ortadan kaldıran bir yargılama, adaletin yerine getirilmesindeki etkililiğe ve güvenliğe zarar verecektir. Ancak makul sürede yargılanma hakkı bakımından uyuşmazlığa ilişkin yargılamanın kısa sürede sonuçlandırılması kadar hukuki uyuşmazlığın çözümünde gerekli özenin gösterilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle yargılama süresinin makul olup olmadığının her bir başvuru açısından münferiden değerlendirilmesi gerekir (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 40).

24. Eldeki başvuruya ilişkin benzer olgu ve iddialar Anayasa Mahkemesince daha önce Hatice Akgül kararında ele alınmıştır. Söz konusu kararda; işe iade kararının icra kabiliyeti kazanabilmesi için kesinleşmesinin gerektiği, gerekçeli kararın geç yazılması hâlinde hükmün kesinleşmesinin gecikeceği ve lehine karar tesis edilenin mağdur olacağı ifade edilmiştir. Kararda; mahkeme hükmünün icra kabiliyetinin ancak kesinleşme ile söz konusu olabileceği dikkate alındığında kararın kesinleşmesinin en önemli aşamalarından birinin gerekçeli kararın yazılması olduğu, bu yükümlülüğün ise derece mahkemeleri tarafından yerine getirilmesi gerektiği belirtilmiştir (Hatice Akgül, §§ 33-37).

25. Anılan kararda Anayasa Mahkemesi; yargılama süresinin toplamda 2 yıl 5 ay olmakla birlikte ilk derece mahkemesinin kararı tefhiminden gerekçeli kararı yazmasına kadar geçen 1 yıl 3 ay 29 günlük sürenin makul olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, bu durumun tek başına yargılama süresinin uzamasına neden olduğunu belirterek makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

26. Somut başvuruda da başvurucuların işe iade talebiyle açmış olduğu davanın sonuçlarından yararlanabilmesinin, başka bir deyişle kararın kesinleşmesinin en önemli aşamalarından biri gerekçeli kararın yazılması olup bu yükümlülük başvurucunun talebine, tutumuna veya sorumluluğuna bağlı olmaksızın mahkemeye aittir.

29. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.’’ şeklinde ihlalin gerçekleştiği yönünde hüküm kurulmuştur.

32. İncelenen başvuruda Mahkemenin gerekçeli kararı geç yazması nedeniyle uzun süren yargılamada makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

33. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurulara ayrı ayrı net 8.750 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

Sair karar metninin tamamına aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2018/15809