6284 Sayılı Kanun Kapsamında Teknik Yöntemlerle Takip Sistemlerinin Kullanılmasına Dair Yönetmelik

“6284 Sayılı Kanun Kapsamında Teknik Yöntemlerle Takip Sistemlerinin Kullanılmasına Dair Yönetmelik”, 4 Eylül 2021 tarihli ve 31588 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmelik, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun hükümlerine göre verilen tedbir kararlarının teknik araç ve yöntemlerle takibine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Yönetmeliği 3. maddesinin 1. fıkrasının ş bendi, teknik yöntemlerle takibi tanımlamaktadır. Sair düzenleme uyarınca teknik yöntemlerle takip; kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının etkin uygulanması ile tedbirin ihlal edilip edilmediğinin, Kanunun 12 nci maddesi hükmü çerçevesinde elektronik kelepçe, mağdur koruma ünitesi, GPS ünitesi gibi teknik araç ve yöntemler kullanılarak coğrafi bilgi sistemleri üzerinden denetlenmesi yöntemidir.

Yönetmeliğin 10. maddesi uyarınca, teknik yönemle takip kararı; ŞÖNİM, kolluk, şiddet mağduru ya da Cumhuriyet savcısı tarafından en çabuk ve en kolay ulaşılabilecek yer aile mahkemesi hâkiminden talep edilir.

Yönetmelik metnine aşağıda yer alan linkten erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/09/20210904-13.htm

Koronavirüs ile Mücadele Kapsamında Sokağa Çıkma Kısıtlamaları

İçişleri Bakanlığı’nın 01.12.2020 tarihli “Sokağa Çıkma Kısıtlamaları Genelgesi” uyarınca; aksi yönde bir karar alınıncaya kadar, hafta sonları ülke genelinde sokağa çıkma yasağı uygulacaktır. Sokağa çıkma yasağı Cuma günleri saat 21.00’de başlayacak, Cumartesi ve Pazar günlerinin tamamını kapsayacak ve Pazartesi günleri saat 05.00’de sona erecektir.

Aynı genelde uyarınca; yeni bir karar alınıncaya kadar ülke genelinde hafta içi 21.00­-05.00 saatleri arasında sokağa çıkma kısıtlaması uygulanacaktır.

Daha önce olduğu gibi; otizm, ağır mental retardasyon, down sendromu gibi “özel gereksinimi” olanlar ile bunların veli/vasi veya refakatçileri ile mahkeme kararı çerçevesinde çocukları ile şahsi münasebet tesis edecek kişiler istisna kapsamında tutulmaktadır.

Genelge metnine ve duyuruya aşağıda yer alan linkten erişebilirsiniz.

https://www.icisleri.gov.tr/koronavirus-ile-mucadele-kapsaminda-sokaga-cikma-kisitlamalari—yeni-kisitlama-ve-tedbirler-genelgeleri

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Kapsamında Talep Edilebilecek Tedbirler

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 2. maddesi; “kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı” şiddet olarak tanımlamaktadır. 6284 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca hâkim, şiddet uygulayanın;

i) Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması (5/1/a),

ii) Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi (5/1/b)

iii) Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması (5/1/c),

iv) Çocuklarla ilgili daha önce verilmiş bir kişisel ilişki kurma kararı varsa, kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılması, kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması (5/1/ç),

v) Gerekli görülmesi hâlinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması (5/1/d),

vi) Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi (5/1/e),

vii) Korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi (5/1/f),

viii) Bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etmesi (5/1/g),

ix) Silah taşıması zorunlu olan bir kamu görevi ifa etse bile bu görevi nedeniyle zimmetinde bulunan silahı kurumuna teslim etmesi (5/1/ğ),

x) Korunan kişilerin bulundukları yerlerde alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması ya da bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması, bağımlılığının olması hâlinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanması (5/1/h),

xi) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması ve tedavisinin sağlanması (5/1/ı),

şeklinde “önleyici tedbir” kararı verebilmektedir. Hâkim, şiddet uygulayanlarla ilgili olarak yukarıda sayılan önleyici tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere karar verilebilir.

Kanunun 8. maddesinin 7. fıkrası; talep hâlinde ilgililere, kişisel eşya ve belgelerinin kolluk marifetiyle teslimi edileceğini düzenlemektedir. Bu hususa ilişkin başka bir düzenleme ise 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliğinin 19. maddesinin 3. fıkrasında yer almaktadır. Yönetmeliğin 19. maddesinin 3. fıkrası;

“Mülki amir ya da hâkim, talep edilmesi hâlinde korunan kişiye, şiddet uygulayana ya da bu kişilerin yakınlarına ait kişisel eşya ve belgelerin kolluk marifetiyle kendilerine teslim edilmesine karar verebilir. Teslim edilecek kişisel eşya ve belgeler, tedbir kararında gösterilir.”

hükmünü ihtiva etmektedir. Kanunun 5. maddesinin 4. fıkrası uyarınca; şiddet uygulayan, aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla hâkim, şiddet mağdurunun yaşam düzeyini göz önünde bulundurarak talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedebilir.

İlgili mevzuata, aşağıda yer alan linkler ile erişebilirsiniz.

https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=6284&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5

https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=17030&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5

Evli Kadının, Evlilik Birliği İçerisinde Yalnızca “Bekarlık Soyadını” Kullanması Mümkün Müdür?

4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 187. maddesi “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir” hükmünü ihtiva etmektedir. Ancak gerek Anayasa Mahkemesi gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gerekse Yargıtay 2. Hukuk Dairesi; evli kadının evlilik birliği içerisinde yalnızca bekarlık soyadını kullanabileceği yönünde kararlara imza atmışlardır. Uygulamada, yalnızca bekarlık soyadını kullanmak isteyen kadının, evlilik soyadının iptali ve bekarlık soyadının kullanmasına izin verilmesi talebiyle bir dava açması ve davayı eşine ve nüfus müdürlüğüne yöneltmesi gerekmektedir.
Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2011/8917 E., 2012/23632 K. ve 04.10.2012 tarihli kararında;


“…Davacı, evlenmekle yasa gereği kocasının soyadını almıştır. Kocasının soyadı önünde evlenmeden önceki soyadını da kullanmaktadır. Mahkemece; davacının evlenmekle aldığı kocasının soyadının iptaline, kızlık soyadını kullanmasına izin verilmesine karar verilmiş, hükmü nüfus idaresi temyiz etmiştir. Verilen karar, evlenen kadının soyadı ile ilgili olduğuna göre, işin aile mahkemelerinin görevine girdiği kabul edilmiş ve karar aile kütüklerinde değişiklik sonucu hasıl edeceğinden nüfus idaresinin kararı temyiz yetkisinin bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır (5490 s. NHK md. 37). Taraf teşkili kamu düzenine ilişkindir. Davacı kadının sadece kendi kızlık soyadını kullanma isteğine ilişkin bu dava kocanın hukukunu da etkilemektedir. Açıklanan sebeplerle davacıya kocasını davaya dahil etmesi için önel verilmesi, bildirmesi halinde delillerinin toplanmasından sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik hasımla davaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

şeklinde hüküm kurulmuştur. Açılacak olan davada, adının bu talebini haklı bir nedene dayandırması gerekip gerekmediği hususu da tartışmaya konu olmuştur. Bu konuya ilişkin farklı içtihatlar söz konusudur. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2014/2-889 E., 2015/2011 K. nolu ve 30.09.2015 tarihli kararında;


Somut olaya gelince: sebep önemli olmaksızın davacı evlilik birliği içinde sadece kızlık soyismini kullanmak istemektedir. Kızlık soyisminin kullanmak istemek için haklı bir gerekçenin bulunmasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Bu hak AİHS 8 ve Anayasanın 17. maddeleri kapsamında bir insan hakkıdır ve cinsiyete dayalı olarak bir ayrıma tabi tutulmaksızın erkek ve kadın arasında eşit şekilde uygulanmalıdır. Aksi durum AİHS’nin 14. maddesine aykırılık teşkil edecektir. Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanmalıdır.“şeklinde karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, haklı bir nedene dayanmaksızın, yalnızca usulüne uygun bir talebin varlığı halinde, evli kadının evlilik soyadının iptali ile bekarlık soyadını kullanmasının mümkün olduğu görüşündedir.