Kişisel Verileri Koruma Kurulunun, Veri Sorumlusu Banka Tarafından İlgili Kişinin Verilerinin Yakınları İle Paylaşılmasına İlişkin Kararı

Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun 2021/79 Karar nolu ve 03/02/2021 tarihli kararı 17.12.2021 tarihinde Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun resmi web sitesinde yayınlanmıştır. Karar; veri sorumlusu bankanın, risk merkezi vasıtasıyla şikayetçi borçlunun babasının ve ablasının telefon numaralarına ulaşması ve şikayetçinin borç bilgisini paylaşmasına ilişkindir.

Kurul, “veri sorumlusu tarafından ilgili kişinin ablası ve babasının Risk Merkezi vasıtasıyla temin edilen telefon numarası üzerinden aranması suretiyle ilgili kişinin banka ile münasebetinin yakınları ile paylaşılmasının Kanunun 5 inci maddesinde yer alan kişisel veri işleme şartlarından herhangi birine dayanmaksızın, hukuka aykırı olarak gerçekleştirildiği dikkate alındığında veri sorumlusunun Kanunun 12 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde öngörülen “Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önlemek” yükümlülüğünü yerine getirmediği kanaatine varıldığından, veri sorumlusu hakkında, Kanunun 18 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi uyarınca idari para cezası uygulanmasına” karar vermiştir.

Sair karar metninin tamamına aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.
https://www.kvkk.gov.tr/Icerik/7111/2021-79

Kişisel Verileri Koruma Kurumu Kamuoyu Duyurusu – 07.12.2021

Kişisel Verileri Koruma Kurumu, 07.12.2021 tarihli kamuoyu durusunda; “ilgili kişilerin muhtelif kanallardan veya sosyal medya üzerinden evde paketleme vb. konulu iş ilanlarına başvuruda bulundukları, başvuru neticesinde bu kişilerden T.C. kimlik kartı fotoğraflarının ve belirtilen IBAN hesap numarasına para gönderilmesi ve hemen ardından para iadesi işlemi yapılmasının talep edildiği, akabinde ise iş vaadinde bulunan işletmelere ya da kişilere ulaşılamadığı dolayısıyla kimlik bilgilerinin dolandırıcıların eline geçtiği yönünde”* Kuruma başvurular yapıldığı belirtilmektedir.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 17. maddesi, “kişisel verilere ilişkin suçlar bakımından 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 135 ila 140 ıncı madde hükümleri uygulanır” hükmünü ihtiva ettiği için sair iddiaların “Türk Ceza Kanunu hükümleri uyarınca suç unsuru barındırabileceği ve 6698 sayılı Kanun’un 15’inci maddesi gereğince yargı mercilerinin görevine giren konularla ilgili olan dilekçelerin incelenemeyeceği hükme bağlandığından ilgili kişilerin konuya ilişkin gerekli hukuksal işlemlerin tesisini teminen yargı yoluna başvurmaları gerektiği”* ifade edilmektedir.

Duyuru metninin tamamına aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirisiniz.

*https://www.kvkk.gov.tr/Icerik/7095/IS-VAADI-KONULU-TCK-KAPSAMINDAKI-KISISEL-VERI-IHLALLERINE-ILISKIN-KAMUOYU-DUYURUSU

YURT DIŞI TEBLİGAT VE İSTİNABE TALEPLERİNDE UYULMASI GEREKEN USUL VE ESASLARA DAİR TEBLİĞ

Yurt Dışı Tebligat ve İstinabe Taleplerinde Uyulması Gereken Usul ve Esaslara Dair Tebliğ’’, 17.12.2021 tarihli ve 31692 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Posta masrafları, Tebliğin 6. maddesinde düzenlenmektedir. Sair düzenleme uyarınca; bakanlık veya dış temsilcilikler aracı kılındığı her bir tebligat veya istinabe talebinde,

-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) için 70 TL,

-Diğer ülkeler için 117 TL,

posta gideri alınacaktır. Tebliğin 7. maddesi, Tebligat Kanunu’nun 25/a maddesi gereğince yapılacak tebligatları düzenlemektir ve

‘‘– (1) 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 25/a maddesi gereğince tebligat talebinde bulunulması halinde, 6 ncı maddede belirtilen posta giderinin ilgilisince Hazine ve Maliye Bakanlığının “Muhtelif Gelirler” hesabına yatırılması sağlanır. Buna dair makbuz örneği, evrakın iletileceği dış temsilciliğe gönderilecek evraka eklenir veya tarih ve sayısı sevk yazısında belirtilir.’’ hükmünü ihtiva etmektedir.

Yabancı ülke makamlarınca istenen masraflar Tebliğ metninde açık bir şekilde düzenlenmiş ve son olarak masrafın mahkeme veznesine avans olarak yatırılmasının istenildiği durumlar 15.madde de düzenlenmektedir. Sair madde,
‘‘ (1) Yukarıdaki maddeler uyarınca masrafın mahkeme veznesine avans olarak yatırılmasının istenildiği durumlarda;
a) Avansın yurt dışı tebligat ve/veya istinabe talep eden kurumun kendi hesabına ya da veznesine yatırılması,
b) Makbuz örneğinin Bakanlığa gönderilecek sevk yazısına eklenmesi veya tarih ve sayısının yazıda belirtilmesi,
c) Makbuz örneğinin tercüme ettirilmemesi ve yabancı makama gönderilecek tebligat ve/veya istinabe talepnamesinde ek olarak belirtilmemesi, takım evraka eklenmemesi,
gerekir.’’

ifadesini içermektedir.

Yurt Dışı Tebligat Ve İstinabe Taleplerinde Uyulması Gereken Usul Ve Esaslara Dair Tebliğ metninin tamamına aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/12/20211217-7.htm

TMK 182 ve TMK 324 Değişikliği

7343 İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 30/11/ 2021 tarihli ve 31675 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 182. ve 324. maddelerine, aşağıda kırmızı ile işaretlenen fıkralar eklenmiştir.

Madde 182 – Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.

(Ek ikinci fıkra:24/11/2021-7343/37 md.) Mahkeme, kararında kişisel ilişki düzenlemesinin gereklerinin yerine getirilmemesi hâlinde, çocuğun menfaatine aykırı olmamak kaydıyla velayetin değiştirilebileceğini ihtar eder.

Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.

Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.

Madde 324- Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür.

Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddî olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir.

(Ek üçüncü fıkra:24/11/2021-7343/38 md.) Velayet kendisine bırakılan ana veya baba, kişisel ilişki düzenlemesinin gereklerini yerine getirmezse çocuğun menfaatine aykırı olmamak kaydıyla velayet değiştirilebilir. Bu husus kişisel ilişki kurulmasına dair kararda taraflara ihtar edilir.

Kanun metine aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/11/20211130-1.htm

Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi’nin 25/11/2021 Tarihli ve 1227 Sayılı Kararı

Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi’nin 25/11/2021 tarihli ve 1227 sayılı, Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenen suçlara ilişkin açılacak davalara bakacak mahkemeler nezdinde ihtisas mahkemelerinin belirlenmesine ilişkin kararı, 30/11/ 2021 tarihli ve 31675 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

Karar metnine aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/11/20211130-2.pdf

REŞİT ÇOCUK İÇİN YARDIM NAFAKASI


4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 328. maddesinin 1. fıkrası ‘‘Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.’’ hükmünü ihtiva etmektedir. Sair hüküm uyarınca, anne ve baba müşterek çocuk ergin olana kadar çocuğun bakım ve eğitim giderlerini karşılamakla yükümlüdür ve ödenecek olan nafaka da iştirak nafakasıdır. Ancak Türk Medeni Kanunu’nun 328.maddesinin 2. fıkrası ‘‘Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler‘’ şeklindedir. Reşit olmanın ardından ödenecek olan nafaka iştirak nafakası değil yardım nafakasıdır. Nitekim Türk Medeni Kanunu’nun 364. maddesi yardım nafakası ile ilgili; ‘‘Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır.’’ hükmünü ihitiva etmektedir. Eğitim hayatı devam eden reşit çocuklara, yardım nafakası ödenmesine ilişkin emsal yargı kararları aşağıda yer almaktadır.


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/904E., 2019/1181 K.

‘‘Kanun koyucu, bu kapsamda aile bireylerinin ekonomik olarak korunması amacıyla TMK’nın 328. ve 364/1. Maddelerinde düzenleme yapmıştır.
Buna göre, TMK’nın 328. maddesi “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” hükmünü içermekte olup 4721 sayılı TMK’nın 364/1. maddesinde ise “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere, kanun koyucu TMK’nın 328/2. maddesinde getirdiği yeni hükümle, eğitime verdiği önemi vurgulamış ve öğrenimlerini başarıyla sürdürmekte olan çalışkan ergin öğrencileri desteklemiş olmaktadır (Akıntürk/ Ateş Karaman, s. 317).
743 sayılı Medeni Kanun’un yürürlükte olduğu dönemde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.03.1963 tarihli ve 2/99-21 sayılı içtihadındaki; “Babanın sosyal durumu bakımından çocuğun okutulmasının gerekmesi halinde iştirak nafakasının çocuğun erginleşmesinden sonra da (okumaya devamı sebebiyle) ödenmesi, Medeni Kanunun hükümlerindendir. Zira evlilik birliğinin boşanma ile ortadan kalkmış olması, ana ve babanın çocuğa karşı olan borçlarında bir değişiklik meydana getirmez…. Günümüzdeki ağır ekonomik koşullar karşısında eğitimle çalışmayı bir arada sürdürmenin mümkün olmayacağı, bir kural ve karine olarak kabul edilmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 12.5.1999 tarihli ve 1999/2-288 E., 1999/294 K. sayılı kararı).… Somut olaya gelince; dava tarihi itibariyle davalı çocuk reşit olup, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji bölümünden mezun olmakla birlikte KPSS kursuna devam etmektedir. Davacı babanın ise Türkiye Atom Enerjisi Kurumunda uzman olarak çalıştığı ve aylık 3.000,00 TL gelirinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Günümüz şartları gözetildiğinde çocuğun üniversiteden mezun olması başlı başına eğitim hayatının sona erdiği anlamına gelmemektedir. Zira çocuğun edindiği meslekle ilgili bir işe yerleşebilmesi için yabancı dil kursu, Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) kursu, sertifika programı gibi faaliyetlere katılması gerekli olup, bu gibi faaliyetlerin eğitimin devamı olarak kabul edilmesi zorunluluk arz etmektedir. Ayrıca çocuğun okulunu bitirip, iyi bir işe girmesi, çocuğun olduğu gibi babanın da yararına bulunmaktadır.… Dolayısıyla davacı babanın aylık gelirinin 3.000,00TL olduğu dikkate alındığında KPSS kursuna giderek eğitimine devam eden ve düzenli bir geliri bulunmayan çocuğuna bir miktar nafaka ödeyebileceği kuşkusuzdur. Bu durumda davacı babanın eğitimine devam eden ve yoksulluğa düşmüş olan çocuğuna yardım etmesi bir zorunluluktur
.’’

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1012 E., 2019/1145 K.
‘‘Mahkemece direnme kararında davalı babanın maaşı üzerinde üç ayrı icra takibi bulunduğu ve annenin gelirinin davalı babadan daha fazla olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de, TMK’nın 328. maddesi ergin çocuğun eğitiminin devam etmesi hâlinde ana ve babanın durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde yardımda bulunmalarını bir yükümlülük olarak öngörmüştür. Davacı 3.000TL geliri olan annesiyle birlikte aynı evde yaşaması nedeniyle annesinden de yardım aldığının kabulü gerekir. Davalı babanın maaşından yapılan kesinti ile birlikte dahi aylık gelirinin yaklaşık 2.000,00TL olduğu dolayısıyla eğitimine devam eden ve düzenli bir geliri bulunmayan çocuğuna bir miktar nafaka ödeyebileceği kuşkusuzdur. Yine mahkemenin kabulünün aksine açık öğretim fakültesinde okuyor olmak, babanın yardım nafakası yükümlülüğünü ortadan kaldıran bir sebep olarak kabul edilemez. Öyleyse baba eğitimine devam eden ve yoksulluğa düşmüş çocuğuna yardım etmek zorundadır. Çocuğun okulunu bitirip, bir işe girmesi, çocuğun yararına olduğu gibi babanın da yararına bulunmaktadır.
Şu hâlde, mahkemece davacı yararına hakkaniyete uygun bir miktarda yardım nafakasına hükmolunması gerekirken, nafaka isteminin tümden reddine karar verilmesi doğru değildir
.’’

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/959 E.,2019/1131 K.
‘’Dolayısıyla davalının eğitimine devam eden ve düzenli bir geliri bulunmayan çocuğuna bir miktar nafaka ödeyebileceği kuşkusuzdur. Yine mahkemenin kabulünün aksine açık öğretim lisesinde okuyor olmak, babanın yardım nafakası yükümlülüğünü ortadan kaldıran bir sebep olarak kabul edilemez. Öyleyse baba eğitimine devam eden ve yoksulluğa düşmüş çocuğuna yardım etmek zorundadır. Çocuğun okulunu bitirip, bir işe girmesi, çocuğun yararına olduğu gibi babanın da yararına bulunmaktadır.
Şu hâlde, yerel mahkemece davacı yararına hakkaniyete uygun bir miktarda yardım nafakasına hükmolunması gerekirken, nafaka isteminin tümden reddine karar verilmesi doğru değildir.’’

Adli Yardım Kapsamında Verilen Avukatlık Hizmetlerinde Uygulanacak Olan KDV Oranı %8 Olarak Güncellenmiştir

Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar (Karar Sayısı: 4862), 26/11/2021 tarihli ve 31671 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Sair karar ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununda yer alan adli yardım ve adli müzaharet hükümleri kapsamında verilen avukatlık hizmetlerinde KDV oranı %18’den %8’e indirilmiştir.

Karar metinene ve GİB duyurusuna aşağıda yer alan linkler üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/11/20211126-3.pdf

https://www.gib.gov.tr/mal-ve-hizmetlere-uygulanacak-katma-deger-vergisi-oranlarinin-tespitine-iliskin-kararda-degisikli-32

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Bitki Karantinasına Yönelik İş Birliği Üzerine Anlaşmanın Onaylanması Hakkında Karar (Karar Sayısı: 4855)

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Bitki Karantinasına Yönelik İş Birliği Üzerine Anlaşmanın Onaylanması Hakkında Karar (Karar Sayısı: 4855), 24/11/2021 tarihli ve 31669 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Anlaşmanın dibace bölümünde; uluslararası işbirliği ile bitki ve bitkisel ürünlere zarar veren zararlı organizmaların kontrolü ve aynı zamanda devlet topraklarına girişlerinin ve yayılmalarının kontrol altına alınacağı ve 1951 yılında imzalanan ve 1997 yılında tadil edilen Uluslararası Bitki Koruma Konvansiyonunun göz önünde bulundurulacağı belirtilmektedir.

Karar ve anlaşma metnine aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/11/20211124-1.pdf