TMK 166/3 Kapsamında Anlaşmalı Boşanmaya Karar Verilebilmesi İçin Protokolün Taraflarca İmzalanması ve Tarafların Duruşmada Hazır Bulunması Gerekmektedir

Uygulamada “anlaşmalı boşanma” olarak ifade edilen; tarafların, boşanmanın hukuki ve mali sonuçları üzerinde bir protokol ile uzlaştıkları ve hakim tarafından gerekmesi halinde, değişiklik de yapılarak protokolün gerekçeli kararın eki kabul edilerek, boşanmaya hükmedilmesi durumu; Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenmektedir. Sair düzenleme;

Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı  hükmü uygulanmaz.”

şeklindedir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2021/7601 E., 2021/6759 K. numaralı ve 04.10.2021 tarihli kararında; anlaşmalı boşanma protokolünün taraflar yerine vekiller tarafından imzalanması, davacının duruşmada hazır bulunmaması ve cep telefonu ile görüntülü olarak aranarak beyanının tutanağa geçirilmesi ile TMK 166/3 bağlamında, boşanma karar verilmiş olmasının, kanun yararına bozulması gerektiğine karar verilmiştir. Kararda;

“Somut olayda dosyanın incelenmesinden; tarafların dosyaya sunduğu 05.02.2018 tarihli anlaşmalı boşanma protokolünün taraflarca değil, taraf vekilleri tarafından imzalandığı, ayrıca 06.02.2018 tarihli duruşmada davacı erkeğin hazır bulunmadığı, davacı erkeğin Fransa`da bulunması sebebi ile oğlu Yasin Öztürk`ün cep telefonundan davacı erkeğin görüntülü olarak aranarak beyanının tutanağa geçirildiği ve bu şekilde tarafların boşanmalarına karar verildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda bahsedilen kanun hükmü gereğince davacı ve davalı asıl tarafından imzalanmış anlaşma protokolü olmadan ve davacı erkek duruşmada hazır olup mahkeme hakimince bizzat dinlenilmeden Türk Medeni Kanunu`nun 166/3. maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.”

ifadelerine yer verilmiştir. Karar metninin tamamı aşağıda yer almaktadır.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/7601 E.  ,  2021/6759 K.*

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ :Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 07.09.2021 tarihli yazısı ile istenilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı erkek tarafından TMK 166/3 maddesine dayalı olarak boşanma davası açılmış, mahkemece tarafların TMK 166/3 maddesi uyarınca boşanmalarına, velayetlerin davalı anneye verilmesine, çocuklar ve davalı kadın yararına nafakaya hükmedilmiş, hüküm her iki tarafın temyiz etmemesi üzerine 30.03.2018 tarihinde kesinleştirilmiş, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün 07.09.2021 tarihli yazısı ile, karar ile ilgili kanun yararına bozma talebinde bulunulmuş, dosya Dairemize gönderilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında; evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı, bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesinin şart olduğu düzenlenmiştir.
Somut olayda dosyanın incelenmesinden; tarafların dosyaya sunduğu 05.02.2018 tarihli anlaşmalı boşanma protokolünün taraflarca değil, taraf vekilleri tarafından imzalandığı, ayrıca 06.02.2018 tarihli duruşmada davacı erkeğin hazır bulunmadığı, davacı erkeğin Fransa`da bulunması sebebi ile oğlu Yasin Öztürk`ün cep telefonundan davacı erkeğin görüntülü olarak aranarak beyanının tutanağa geçirildiği ve bu şekilde tarafların boşanmalarına karar verildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda bahsedilen kanun hükmü gereğince davacı ve davalı asıl tarafından imzalanmış anlaşma protokolü olmadan ve davacı erkek duruşmada hazır olup mahkeme hakimince bizzat dinlenilmeden Türk Medeni Kanunu`nun 166/3. maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 363/1. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA oybirliğiyle karar verildi. 04.10.2021 (Pzt.)

*Karar metni, 13.01.2022 tarihinde https://karararama.yargitay.gov.tr/ adresinden alınmıştır.

Gelir Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 318)

Bilindiği üzere, internet ortamındaki sosyal ağ sağlayıcıları üzerinden içerikler paylaşan sosyal içerik üreticileri gerçek kişilerin bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar ile akıllı telefon veya tablet gibi mobil cihazlar için uygulama geliştiren gerçek kişilerin elektronik uygulama paylaşım ve satış platformları üzerinden elde ettikleri kazançlar ticari kazanç kapsamında vergilendirilmekte olup, 193 sayılı Kanuna eklenen mükerrer 20/B maddesiyle bu faaliyetlerden elde edilen kazançlar belirli şartlar dâhilinde gelir vergisinden istisna edilmiştir. Sair hususa ilişkin düzenlemeler de içeren Gelir Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 318), 12/01/2022 tarihli ve 31717 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Tebliğ metnine, aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/01/20220112-4.htm

Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik

Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, 06.01.2022 tarihli ve 31711 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Sair yönetmeliğin 1. maddesi ile 11.02.2010 tarihli ve 2010/139 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 20. maddesinin ikinci fıkrasındaki (a), (b), (c), (ç), (d), (e) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Bu suretle, istisnai olarak Türk vatandaşlığının kazanılabileceği şartlar;

‘‘a)  En az 500.000 Amerikan Doları veya karşılığı döviz tutarında sabit sermaye yatırımı gerçekleştirdiği Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca tespit edilen,

 b)  En az 250.000 Amerikan Doları veya karşılığı döviz tutarındaki taşınmazı tapu kayıtlarına üç yıl satılmaması şerhi koyulmak şartıyla satın aldığı veya kat mülkiyeti ya da kat irtifakı kurulmuş, en az 250.000 Amerikan Doları veya karşılığı döviz tutarı peşin olarak yatırılan ve tapu siciline üç yıl süreyle devir ve terkini yapılmayacağı taahhüdü şerh edilmek şartıyla noterde düzenlenmiş sözleşme ile taşınmazın satışının vaat edildiği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca tespit edilen,

 c)  En az 50 kişilik istihdam oluşturduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca tespit edilen,

 ç)  En az 500.000 Amerikan Doları veya karşılığı döviz tutarında mevduatı üç yıl tutma şartıyla Türkiye’de faaliyet gösteren bankalara yatırdığı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunca tespit edilen,

 d)  En az 500.000 Amerikan Doları veya karşılığı döviz tutarında Devlet borçlanma araçlarını üç yıl tutmak şartıyla satın aldığı Hazine ve Maliye Bakanlığınca tespit edilen,

 e)  En az 500.000 Amerikan Doları veya karşılığı döviz tutarında gayrimenkul yatırım fonu katılma payı veya girişim sermayesi yatırım fonu katılma payını en az üç yıl elinde tutma şartıyla satın aldığı Sermaye Piyasası Kurulunca tespit edilen,

kişiler açısından uygulama alanı bulacaktır.

Sair yönetmeliğe aşağıda yer lan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/01/20220106-12.pdf

HARÇLAR KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 89)

Harçlar Kanunu Genel Tebliği ( Seri No:89) 21.12.2021 tarihli ve 31696 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Sair Tebliğ’in ‘Harç miktarlarının hesaplanması’ başlıklı 3.maddesi;

‘‘ – (1) Bakanlığımızca 2021 yılı için yeniden değerleme oranı %36,20 (otuz altı virgül yirmi) olarak tespit edilmiş ve 27/11/2021 tarihli ve 31672 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 533) ile ilan edilmiş bulunmaktadır.
(2) 492 sayılı Kanuna bağlı tarifelerde yer alan ve 2021 yılında uygulanan maktu harçlar
(maktu ve nispi harçların asgari ve azami miktarlarını belirleyen hadler dahil) yeniden değerleme oranında artırılmıştır. Artırılan bu tutarlar 1/1/2022 tarihinden itibaren uygulanmak üzere Tebliğ ekindeki tarifelerde gösterilmiştir.

(3) 492 sayılı Kanuna bağlı 2, 5 ve 7 sayılı tarifelerin bazı pozisyonlarında beher rüsum
tonilatosundan gibi birim değer üzerinden alınacak maktu harç tutarları yer almaktadır. Sözü edilen maktu harç tutarlarının, birim değerler toplamına tatbiki sonucu bulunacak olan ve asgari ve azami hadler arasında kalan harcın 10 Kuruşa kadarki kesirleri de tahsil edilmeyecektir.’’

şeklindedir.

Harçlar Kanunu Genel Tebliği (Seri No: 89) metninin tamamına aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.


https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/12/20211221-14.htm

7350 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun

7350 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 11/01/2022 tarihli ve 31716 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Sair Kanunun 1. maddesi ile 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 30 – Bu Kanun hükümleri çerçevesinde Türkiye Denizcilik İşletmeleri Anonim Şirketi ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğüne ait bazı limanların işletme hakkı verilmesi/devri yöntemiyle özelleştirilmeleri neticesinde imzalanan kırk dokuz yıldan az süreli sözleşme süreleri; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç dört ay içinde başvuruda bulunulması, sözleşmeden doğan tüm mali yükümlülüklerin ek sözleşme imzalanmadan önce yerine getirilmesi, özelleştirme sözleşmesinden kaynaklı olarak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Türkiye Denizcilik İşletmeleri Anonim Şirketi ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü aleyhine açılmış davalar var ise bu davalardan tüm yargılama giderleri üstlenilerek kayıtsız ve şartsız feragat edilmesi ve ek sözleşme düzenlenmesi şartıyla, hakkın başlangıç tarihinden itibaren kırk dokuz yıla kadar uzatılır.

Ek sözleşmelerde süre uzatımı, ek sözleşme bedeli ve ödeme koşulları ile ilgili hususlar dışında özelleştirme sözleşmesini değiştirecek herhangi bir hükme yer verilemez. Ek sözleşme ile uzatılan süre yatırım sürelerine eklenemez.

Ek sözleşme bedelinin tespitinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından bu Kanun hükümleri çerçevesinde 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre değerleme yapmaya yetkili en az iki kuruluş danışman olarak görevlendirilir. Özelleştirme sözleşmesi bedeli, işletici/alıcı tarafından yapılan yatırım tutarları, kapasite artışı, özelleştirme sonrasında işletici şirket hisselerinin satışı söz konusu olmuş ise bu bedeller ve diğer tüm veriler dikkate alınarak, uluslararası değerleme standartlarına göre hazırlanmış değerleme raporları ile belirlenen ek sözleşme bedeli, uzatım süresi ve diğer hususlar Özelleştirme Yüksek Kurulunun onayına sunulur.

Özelleştirme Yüksek Kurulunun onayı halinde, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından işleticilere/alıcılara ek sözleşme imzalanmak üzere üç ayı geçmemek üzere süre verilir. Talep halinde bir defaya mahsus olmak ve ilk verilen süreyi geçmemek üzere ek süre verilebilir.”

Kanun metnine aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/01/20220111-1.htm

KDV İndirimi ve KDV İadesine İlişkin 5047 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı

Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun Geçici 37 nci Maddesinin Uygulama Süresine Dair 5047 Sayılı Karar Resmi Gazete’de Yayımlanmıştır. Sair karar uyarınca;

“-Sağlık Bakanlığınca onaylanan Covid-19 aşıların ithal ve tesliminde 31/12/2021 tarihine kadar uygulanması öngörülen KDV oran indirimi 31/12/2022 tarihine kadar,

-KDV Kanununun geçici 37 nci maddesinde yer alan imalat sanayiine yönelik yatırım teşvik belgesi kapsamında yapılan yatırımlara ilişkin inşaat işleri nedeniyle yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin iadesine ilişkin 31/12/2021 tarihinde sonra erecek uygulamanın süresi 31/12/2024 tarihine kadar

uzatılmıştır.”**

Detaylı bilgiye aşağıda yer alan linkler üzerinden erişebilirsiniz.

** https://www.gib.gov.tr/mal-ve-hizmetlere-uygulanacak-katma-deger-vergisi-oranlarinin-tespitine-iliskin-kararda-degisikli-34

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/12/20211231-25.pdf

Varlık Barışı Başvurusu İçin Son Başvuru Tarihi 30/06/2022

Yurt dışı ve yurt içinde bulunan bazı varlıkların (para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar) milli ekonomiye kazandırılması durumunda vergi alınmaması ve vergi incelemesi yapılmamasına dair varlık barışı için başvuru süresi uzatılmıştır. Son başvuru tarihi 30/06/2022 tarihidir.

Detaylı bilgiye aşağıda yer alan linkler üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.gib.gov.tr/sites/default/files/fileadmin/user_upload/Cumhurbaskani_Karari/5058.pdf

https://www.gib.gov.tr/31/12/2021-tarihli-ve-5058-sayili-cumhurbaskani-karari-31/12/2021-tarihli-ve-31706-6-mukerrer-sayili

https://www.bddk.org.tr/Duyuru/Detay/871

Kişisel Verileri Koruma Kurulunun, Veri Sorumlusu Banka Tarafından İlgili Kişinin Verilerinin Yakınları İle Paylaşılmasına İlişkin Kararı

Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun 2021/79 Karar nolu ve 03/02/2021 tarihli kararı 17.12.2021 tarihinde Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun resmi web sitesinde yayınlanmıştır. Karar; veri sorumlusu bankanın, risk merkezi vasıtasıyla şikayetçi borçlunun babasının ve ablasının telefon numaralarına ulaşması ve şikayetçinin borç bilgisini paylaşmasına ilişkindir.

Kurul, “veri sorumlusu tarafından ilgili kişinin ablası ve babasının Risk Merkezi vasıtasıyla temin edilen telefon numarası üzerinden aranması suretiyle ilgili kişinin banka ile münasebetinin yakınları ile paylaşılmasının Kanunun 5 inci maddesinde yer alan kişisel veri işleme şartlarından herhangi birine dayanmaksızın, hukuka aykırı olarak gerçekleştirildiği dikkate alındığında veri sorumlusunun Kanunun 12 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde öngörülen “Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önlemek” yükümlülüğünü yerine getirmediği kanaatine varıldığından, veri sorumlusu hakkında, Kanunun 18 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi uyarınca idari para cezası uygulanmasına” karar vermiştir.

Sair karar metninin tamamına aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.
https://www.kvkk.gov.tr/Icerik/7111/2021-79