6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58. Maddesinin 5. Fıkrası İptal Edilmiştir.

2021/119 E., 2022/48 K. sayılı ve 21.04.2022 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı, 31911 sayılı ve 02.08.2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Ödeme emrine karşı açılan davanın reddi nedeniyle tahakkuk ettirilen haksız çıkma zammının iptali talebiyle açılan davada, itiraz konusu 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58. maddesinin 5. fıkrasının, Anayasa’nın 13., 35. ve 36. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.

 

Ödeme emrine itiraz

Madde 58 – Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtirazın şekli, incelenmesi ve itiraz incelemelerinin iadesi hususlarında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur.

 Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır, aksi halde itiraz edilmemiş sayılır.

(Mülga üçüncü fıkra: 28/1/2010-5951/1 md.)

 İtiraz komisyonu bu itirazları en geç 7 gün içinde karara bağlamak mecburiyetindedir.

İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı %10 zamla tahsil edilir.

İtiraz komisyonlarının bu konudaki kararları kesindir

Borcun tamamına bu madde gereğince vakı itirazların tamamen veya kısmen reddi halinde, borçlu ret kararının kendisine tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde mal bildiriminde bulunmak mecburiyetindedir.

Borcun bir kısmına karşı bu madde gereğince vakı itirazlar mal bildiriminde bulunma müddetini uzatamaz.

Karar metninin tamamına aşağıda yer alan linkten ulaşabilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/08/20220802-4.pdf

Bulgaristan Vatandaşlarına Vize Muafiyeti

5887 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı, 27.07.2022 tarihli ve 31905 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Sair karar uyarınca, Bulgaristan Cumhuriyeti’nin kimlik kartı hamili vatandaşlarının Türkiye’ye yapacakları her 180 gün içinde azami 90 gün ikamet süreli turistik amaçlı seyahatlerinde ve transit geçişlerinde vize muafiyeti sağlanmasına karar verilmiştir.

Sair karar metnine aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/07/20220727-16.pdf

Yabancıların Adres Değişikliği ve Tescil Bildirimi

Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı’nın resmi internet sitesinde yayımlanan duyuru ile e-Devlet kapısı üzerinden “Yabancıların Adres Değişikliği ve Tescil Bildirimi (Boş Konuta)” hizmetinin kullanıma açıldığı belirtilmektedir. Bu hizmet kapsamında; muvafakat gerektirmeyen boş olan konutlara ilişkin adres değişikliği ve tescil işlemleri gerçekleştirilebilmektedir.

Duyuru metnine ve işlem ekranına aşağıda yer alan linkler üzerinden erişebilirsiniz.

https://duyuru.goc.gov.tr/duyuru/D10

https://www.turkiye.gov.tr/goc-idaresi-yabancilarin-adres-degisikligi-ve-tescil-bildirimi-bos-konuta

Tahsilat Genel Tebliğleri ve Gecikme Zammına İlişkin Cumhurbaşkanı Kararı

“6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci Maddesinin Birinci Fıkrasında Yer Alan Gecikme Zammı Oranının, Her Ay İçin Ayrı Ayrı Uygulanmak Üzere % 2,5 Olarak Belirlenmesi Hakkında Karar”, 21/7/2022 tarihli ve 31899 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanmıştır. Sair Cumhurbaşkanı Kararı ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre 30/12/2019 tarihinden itibaren aylık %1,6 oranında uygulanan gecikme zammı oranı 21/07/2022 tarihinden itibaren %2,5 olarak yeniden belirlenmiştir.

Karar metnine aşağıda yer alan link üzerinden ulaşabilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/07/20220721-1.pdf

4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Ve Buna Bağlı Yönetmelik Uyarınca Karşılıklılık İlkesi Kapsamında Bulunan Ülkeler Hakkında Tebliğ

“4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Ve Buna Bağlı Yönetmelik Uyarınca Karşılıklılık İlkesi Kapsamında Bulunan Ülkeler Hakkında Tebliğ” 19.05.2022 tarihli ve 31840 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Sair Tebliğ’in amacı Türkiye’de ikamet eden yabancılar ile Türkiye’de faaliyette bulunan yabancı tüzel kişilerin, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ve buna bağlı Yönetmelik hükümlerinden yararlanarak gerçekleştirecekleri bilgi edinme başvurularında, karşılıklılık ilkesi kapsamında bulunan ülkelerin belirlenmesidir.

Karşılıklılık ilkesi kapsamında bulunan ülkeler Tebliğ’in 4. maddesinde düzenlenmiştir.

İşbu Tebliğ’in 6. maddesi uyarınca, 17/10/2008 tarihli ve 27027 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ve Buna Bağlı Yönetmelik Uyarınca Karşılıklılık İlkesi Kapsamında Bulunan Ülkeler Hakkında Tebliğ yürürlükten kaldırılmıştır.

Sair Tebliğ’in tamamına aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/05/20220519-8.pdf

7406 Sayılı Türk Ceza Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun

7406 Sayılı Türk Ceza Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 27.05.2022 tarihli ve 31848 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Bu suretle;

  • 5237 sayılı Kanunun kasten öldürme suçunun nitelikli hallerini düzenleyen 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendine;  “Kadına karşı” ifadesi eklenmiştir.
  • 5237 sayılı Kanunun “kasten yaralama” suçunu düzenleyen 86. maddesinin ikinci fıkrasına; “Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı altı aydan az olamaz.” düzenlemesi eklenmiştir.
  • 5237 sayılı Kanunun “işkence” suçunu düzenleyen 94 üncü maddesinin birinci fıkrasına; “Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı beş yıldan az olamaz.” düzenlemesi eklenmişir.
  • 5237 sayılı Kanunun “eziyet” suçunu düzenleyen 96 ncı maddesinin birinci fıkrasına; “Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı iki yıl altı aydan az olamaz.” düzenlemesi eklenmiştir.
  • 5237 sayılı Kanunun “tehdit” suçunu düzenleyen 106 ncı maddesinin birinci fıkrasına birinci cümlesinin sonuna; “Bu suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz.” düzenlemesi eklenmiştir.
  • 5237 sayılı Kanuna, “”ısrarlı takip” madde başlığı ile aşağıdaki düzenleme eklenmiştir.

Israrlı takip

MADDE 123/A- (1) Israrlı bir şekilde; fıziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olan faile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Suçun;

a) Çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi,

b) Mağdurun okulunu, iş yerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması,

c) Hakkında uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından işlenmesi,

hâlinde faile bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

(3)  Bu maddede düzenlenen suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.”

Sair Kanun metninin tamamına aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/05/20220527-7.htm

TAKPAS

Tapu ve Kadastro Verilerinin İşlenmesi ve Elektronik Ortamda Yapılacak İşlemler Hakkında Yönetmelik, 08 Haziran 2022 tarihli ve 31860 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Yönetmeliği 13 .maddesi, Türkiye Barolar Birliği üzerinden avukatların veriye erişimini düzenlemektir. İlgili madde metni aşağıda yer almaktadır.

MADDE 13- (1) Avukatlar, görevleri ile ilişkili olarak TAKPAS arayüzleri veya internet servisleri üzerinden Türkiye Barolar Birliğinin alt kullanıcısı sıfatıyla taşınmaz bilgisini sorgulayabilir. Bu kapsamda avukat, ilgisini ortaya koyan ulaşmak istediği verinin dayanağı yazılı belgeyi (çek, senet, alacak belgesi, kira kontratı, icra takip yazısı ve benzeri) sisteme taratıp belgenin tarih ve/veya sayısını eklemek ve elektronik kabul beyanını e-imza ile onaylamak suretiyle ilgilinin sadece taşınmazının (pasif kayıt bilgisi dâhil) olup olmadığı bilgisine sistemden ulaşabilir. Bununla birlikte ilgisini ortaya koyan vekaletname taratılmak suretiyle yapılacak sorgulamalarda, hangi kişinin malvarlığının hangi amaçla sorgulandığına dair bilginin sisteme girilmesi ve elektronik kabul beyanının e-imza ile onaylanması suretiyle avukatın talebine bağlı olarak taşınmazın (pasif kayıt bilgisi dahil) bilgisine veya kayıt örneğine ulaşılmasına ve örnek alınmasına imkan verilir.

Yönetmelik metninin tamamına aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/06/20220608-2.htm

Anayasa Mahkemesi’nin 23.02.2022 Tarihli ve 2017/39464 Başvuru Numaralı Kararı

Anayasa Mahkemesi’nin 23.02.2022 tarihli ve 2017/39464 başvuru numaralı kararı 27.04.2022 tarihli ve 31822 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.  Sair kararda; öğretmen olan başvurucunun sosyal medya hesabı üzerinden yapmış olduğu paylaşım nedeniyle kınama cezası ile cezalandırılmasının ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine yönelik hüküm kurulmuştur. Kararın ilgili bölümlerine aşağıda yer verilmektedir.

“10. Başvurucunun sekreterliğini yaptığı Sendikaya kayıtlı olan bir kamu görevlisi, ikamet ettiği lojmanı kendisine tanınan yasal süreyi aşarak tahliye etmesi nedeniyle İl Disiplin Kuruluna sevk edilmiş; başvurucu da Sendika temsilcisi sıfatıyla Kurulun anılan toplantısına katılmıştır. Toplantı sona erdikten sonra başvurucu, şahsi Facebook hesabından bir paylaşımda bulunmuştur. Başvurucunun anılan paylaşımı şu şekildedir:

“İl Disiplin Kurulu toplantısında bulunan Vali Yardımcısı, Adana İl Milli Eğitim Müdürü [T.A.] ve iki kurum müdürü, [S.] İlçe Müdürlüğünde [M.] isimli hizmetlinin lojmandan geç çıkması nedeniyle aldığı kınama cezasının verilmesi yönünde görüş bildirdiler. Aziz Milletimizin nasıl yönetildiğini görün, bilin ve takdiri siz verin diye bir il müdürünün personelini harcaması değil sahip çıkması gerektiğini anlattık.”

11. Yapmış olduğu paylaşım ve başka iddialar nedeniyle başvurucu hakkında disiplin soruşturması açılmıştır. Soruşturma sonucunda anılan paylaşım nedeniyle 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin (B) bendinin (a) alt bendi uyarınca herhangi bir açıklamaya yer vermeden kınama, bir siyasi partiyi eleştiri mahiyetindeki başka paylaşımları yönünden aynı maddenin (B) bendinin (d) alt bendi uyarınca kınama, bir gazete haberi ve sınav istatistikleri üzerine yapmış olduğu yorum nedeniyle aynı maddenin (A) bendinin (e) alt bendi uyarınca uyarma cezasıyla tevhiden aynı maddenin (B) bendinin (d) alt bendi uyarınca kınama cezasıyla tecziyesinin teklifi üzerine başvurucunun kınama cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

..

36. Bununla birlikte devlet memurları söz konusu olduğunda görüşlerin dengeli ve siyaseten yansız olarak açıklanıp açıklanmadığı, kişisel tavırlar sergilenip sergilenmediği ve tarafsızlıklarının güvence altında olup olmadığı ifade özgürlüğü incelemesinde değerlendirmeye alınır. Bu bağlamda memurun bulunduğu konum, görev yaptığı alanla ilgili olarak ödev ve sorumluluk derecesini belirlemede ulusal makamların bir takdir marjı vardır (Hasan Güngör, § 48; Ömer Yalçın, § 26).

..

40. Başvurucu paylaşımında, İl Millî Eğitim Müdürü’nü bir personelin disiplin cezası alması yönünde karar vermesi nedeniyle hedef alarak “personelini harcaması değil sahip çıkması gerektiği“şeklinde bir ifade kullanmıştır. Başvurucu, lojmandan çıkmayan bir kamu personelinin önce uyarılıp daha sonra kolluk marifetiyle tahliye edilmesi gerekirken hukuka aykırı şekilde disiplin cezasıyla cezalandırılması nedeniyle bu ifadeyi kullandığını beyan etmiştir. Başvurucu; Sendika üyesi olan personelin haksızlığa uğradığını, personelin amiri olan İl Millî Eğitim Müdürü’nün personeline sahip çıkması gerektiğini düşünmekte ve Sendika yöneticisi olarak haklarını savunmaya çalışmaktadır. Başvurucunun Kurul üyelerinin karara yansımayan, toplantıda dile getirdikleri görüş ve düşüncelere dair herhangi bir paylaşımı da olmamıştır.

41. Kamu görevlilerinin sahip oldukları statüden kaynaklanan bazı sınırlamalara tabi olmaları ifade özgürlüğü gibi temel bir özgürlüğü kamu görevlisi olma adına peşinen feda etmeleri gerektiği anlamına gelmemelidir. Bu nedenle bir kamu görevlisi dengeli olmak, yürüttüğü kamu görevi bakımından tarafsızlığına gölge düşürmemek ve görevini aksatmamak kaydıyla ifade özgürlüğünü kullanarak eleştiride bulunabilir. Somut olayda da başvurucunun sosyal medya hesabından paylaştığı ifadelerin kamu görevlisi statüsünden kaynaklanan ödev ve sorumluluklarına aykırı ve tarafsızlığına gölge düşürecek nitelikte olmadığı, yöneticisi olduğu Sendikanın bir üyesi ile ilgili olarak gerçekleştirilen toplantıya ilişkin görüşlerini yansıtan, ifade özgürlüğü korumasından yararlanması gereken ifadeler olduğu kanaatine varılmıştır.

42. Yukarıdaki değerlendirmeler gözönünde bulundurulduğunda idare ve mahkeme kararlarında, kamu görevlisi olan başvurucunun ifade özgürlüğü ile ödev ve sorumlulukları arasında adil bir denge kurulmadığı, müdahaleyi oluşturan disiplin cezasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamadığı değerlendirilmiştir.

43. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.”

Karar metninin tamamına aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/04/20220427-10.pdf

Anayasa Mahkemesi’nin 16.03.2022 Tarihli ve 2018/10055 Başvuru Numaralı Kararı

Anayasa Mahkemesi’nin 16.03.2022 tarihli ve 2018/10055 başvuru numaralı kararı, 10.05.2022 tarihli ve 31831sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Sair karar uyarınca, çalışma izni olmadan çalıştığı gerekçesiyle ülkeden sınır dışı edilen başvurucunun, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.  Sair kararın ilgili bölümleri aşağıda yer almaktadır.

“          21. Sınır dışı edilme kararı nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddialarını içeren başvuruların incelenmesinde çözümlenmesi gereken ilk husus sınır dışı işleminin tesis edildiği tarihte yabancı kişinin bulunduğu ülkede bir özel ve/veya aile hayatının mevcut olup olmadığının ortaya konulmasıdır (Peri Kırık, § 32).

22. Başvurucu; Türk vatandaşı E.Ü. ile birlikteliğinden bir bebek dünyaya geldiğini, E.Ü.nün yabancı dilinin ve uluslararası geçerliği olan bir mesleğinin bulunmaması sebebiyle kendisiyle birlikte sınır dışı edildiği ülkeye gelemeyeceğini, bu nedenle sınır dışı edilmesi hâlinde aile birliğinin ortadan kalkacağını iddia etmiştir.

23. Başvurucu hakkında sınır dışı edilme işleminin tesis edildiği tarihte hamile olduğu, akabinde Türk vatandaşı E.Ü. ile birlikteliğinden bir bebeğin dünyaya geldiği, bebeğin Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartında baba adı olarak E.Ü.nün isminin yer aldığı ve başvurucu hakkında Kazakistan Cumhuriyeti’nin ilgili makamınca evlenme ehliyet belgesi düzenlendiği hususları dikkate alındığında başvurucu ve bebeği ile Türk vatandaşı E.Ü. arasında yakın kişisel bağın var olduğu değerlendirilmiş, Anayasa’nın 20. maddesi kapsamında başvurucunun mevcut aile hayatı olduğu kanaatine varılmıştır.

25. Somut olayda başvurucunun bebeğiyle birlikte yaşadığı Türkiye’den sınır dışı edilmesine karar verilmesi aile hayatına saygı hakkına müdahale teşkil etmektedir.

….

31. Başvurucunun çalışma izni olmadan çalıştığı gerekçesiyle sınır dışı edilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Bu bakımdan müdahaleyle kamu düzeninin korunmasının amaçlandığı ve bu çerçevede başvuruya konu müdahalenin meşru bir amaç taşıdığı anlaşılmıştır.

….

37. Başvurucunun izinsiz çalıştığına yönelik tespitte, Z. Restoran’da eğlenme amacıyla bulunduğu yönündeki beyanı dikkate alınmamış, bahse konu restoranın mesul müdürünün başvurucunun çalışan olduğu yönündeki beyanına itibar edilerek başvurucu hakkında sınır dışı işlemi tesis edilmiştir. Bunun dışında başvurucunun Türkiye’de yaşadığı süre zarfında kamu düzenini bozacak bir eylemi ya da davranışının olduğuna yönelik herhangi bir bilgi veya belgenin de bulunmadığı anlaşılmıştır.

38. Öte yandan İdare Mahkemesi kararında başvurucunun sınır dışı edilme kararına yönelik olarak aile hayatına saygı hakkı kapsamındaki iddiaları tartışılmamış, başvurucunun çalışma izni olmadan çalıştığı hususunun sabit olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Bu durum gözetildiğinde idari işlemin başvurucunun aile hayatı üzerinde doğuracağı etkiler bakımından bir inceleme ve dengelemenin İdare Mahkemesi tarafından yapılmadığı, aile hayatına saygı hakkı bakımından ilgili ve yeterli bir gerekçe sunulmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak başvurucunun sınır dışı edilmesi ile ilgili idari ve yargısal süreçte ortaya konulan kararların gerekçelerinin aile hayatına saygı hakkı bağlamında yeterli olmadığı, kamu düzeninin korunması hususundaki kamusal menfaat ile başvurucunun aile hayatına saygı hakkı arasında bir dengeleme yapılmadığı gibi kararlarda yer verilen unsurların da bu dengelemeye imkân verecek ayrıntı ve açıklıkta olmadığı sonucuna varılmıştır.

39. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.”

Karar metninin tamamına aşağıda yer alan üzerinden erişebilirsiniz.

https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2018/10055