Warning: realpath(): open_basedir restriction in effect. File(/var/www/virtual) is not within the allowed path(s): (/var/www/virtual/alanurayhan.av.tr/:/usr/share/php/) in /var/www/virtual/alanurayhan.av.tr/htdocs/wp-content/plugins/wp-google-maps/legacy-core.php on line 398 Av. Alanur Ayhan & Stj. Av. Eda Cansu Coşman – Sayfa 2

ADLİ TATİLDE GÖRÜLECEK İŞLER

Adli tatil, kanunlarda belirtilen süre boyunca, bazı yargı faaliyetine kısmen ara verilmesi olarak tanımlanabilir. Adli tatil ve adli tatilin sürelere etkisi, farklı kanun hükümleri uyarınca aşağıda incelenmektedir.

***6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu

  • Adli tatil, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 102. ile 104. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunun 102. maddesi uyarınca adli tatil, her yıl yirmi temmuzda başlar, otuz bir ağustosta sona erer. Yeni adli yıl bir eylülde başlar.

Adli tatilde görülecek dava ve işler
MADDE 103- (1) Adli tatilde, ancak aşağıdaki dava ve işler görülür:
a) İhtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve delillerin tespiti gibi geçici hukuki koruma, deniz raporlarının alınması ve dispeçci atanması talepleri ile bunlara karşı yapılacak itirazlar ve diğer başvurular hakkında karar verilmesi.
b) Her çeşit nafaka davaları ile soybağı, velayet ve vesayete ilişkin dava ya da işler.
c) Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi işleri ve davaları.
ç) Hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davalar.
d) Ticari defterlerin kaybından dolayı kayıp belgesi verilmesi talepleri ile kıymetli evrakın kaybından doğan iptal işleri.
e) İflas ve konkordato ile sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırılmasına ilişkin işler ve davalar.
f) Adli tatilde yapılmasına karar verilen keşifler.
g) Tahkim hükümlerine göre, mahkemenin görev alanına giren dava ve işler.
ğ) Çekişmesiz yargı işleri.
h) Kanunlarda ivedi olduğu belirtilen veya taraflardan birinin talebi üzerine, mahkemece ivedi görülmesine karar verilen dava ve işler.
(2) Tarafların anlaşması hâlinde veya dava bir tarafın yokluğunda görülmekte ise hazır olan tarafın talebi üzerine, yukarıdaki iş ve davalara bakılması, adli tatilden sonraya bırakılabilir.
(3) Adli tatilde, yukarıdaki fıkralarda gösterilenler dışında kalan dava ve işlerle ilgili olarak verilen dava, karşı dava, istinaf ve temyiz dilekçeleri ile bunlara karşı verilen cevap dilekçelerinin ve dosyası işlemden kaldırılan davaları yenileme dilekçelerinin alınması, ilam verilmesi, her türlü tebligat, dosyanın başka bir mahkemeye, bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya gönderilmesi işlemleri de yapılır.
(4) Bu madde hükümleri, bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay incelemelerinde de uygulanır.

  • HMK m.104 uyarınca adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır.

***5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu

  • Ceza Muhakemesi Kanununun, “adli tatil” madde başlıklı 331. maddesi; adli tatil sürecinde hangi dava ve işlere bakılacağını ve adli tatile rastlayan süreleri düzenlenmektedir.

Adlî tatil
Madde 331 – (1) Ceza işlerini gören makam ve mahkemeler her yıl bir eylülde başlamak üzere, yirmi temmuzdan otuz bir ağustosa kadar çalışmaya ara verirler.
(2) Soruşturma ile tutuklu işlere ilişkin kovuşturmaların ve ivedi sayılacak diğer hususların tatil süresi içinde ne suretle yerine getirileceği, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir.
(3) Tatil süresince bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay, yalnız tutuklu hükümlere ilişkin veya Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Kanunu gereğince görülen işlerin incelemelerini yapar.
(4) Adlî tatile rastlayan süreler işlemez. Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılır.

***2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu

İdari Yargılama Usulü Kanununun 61., 62. ve 8. madde maddeleri, “çalışmaya ara verme” olarak nitelendirilen ve yirmi temmuzdan otuz bir ağustosa kadar olan sürecin işleyişine ilişkin düzenlemeler içermektedir.


Çalışmaya ara verme:
Madde 61 – 1. Bölge idare, idare ve vergi mahkemeleri her yıl bir eylülde başlamak üzere, yirmi temmuzdan otuz bir ağustosa kadar çalışmaya ara verirler. Ancak, yargı çevresine dahil olduğu bölge idare mahkemesinin bulunduğu il merkezi dışında kalan ve sadece bir idare veya bir vergi mahkemesi bulunan yerlerdeki idari yargı mercileri çalışmaya ara vermeden yararlanamazlar. Bu mahkemeler, 62 nci maddedeki sınırlamaya tabi olmaksızın görevlerine devam ederler.

2.Çalışmaya ara verme süresi içinde; bölge idare mahkemesi başkanının önerisi üzerine, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, birden fazla idari yargı mercii olan yerlerde idare veya vergi mahkemeleri başkan ve üyeleri arasından görevlendirilecek yeteri kadar hâkimin katıldığı bir nöbetçi mahkeme kurulur. Bölge idare mahkemeleri için ise bölge idare mahkemesi başkanının önerisi üzerine, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, tüm daire başkan ve üyeleri arasından görevlendirilecek yeterli sayıda nöbetçi daire kurulur.

3. Çalışmaya ara vermeden yararlanamayanlar ve nöbetçi kalanların yıllık izin hakları saklıdır.

Nöbetçi mahkemenin görevleri:
Madde 62 – Nöbetçi mahkeme çalışmaya ara verme süresi içinde aşağıda yazılı işleri görür:
a) Yürütmenin durdurulmasına ve delillerin tespitine ait işler,
b) Kanunen belli süre içinde karara bağlanması gereken işler.

Sürelerle ilgili genel esaslar
Madde 8/3 – Bu Kanunda yazılı sürelerin bitmesi çalışmaya ara verme zamanına rastlarsa bu süreler, ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır.

***2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu

2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun 18. maddesinin 1. fıkrası, “icra mahkemesine arzedilen hususlar ivedi işlerden sayılır ve bu işlerde basit yargılama usulü uygulanır” hükmünü ihtiva etmektedir. Dolayısıyla, icra mahkemesine arzedilen hususlar ivedi işlerden sayılacağından, Hukuk Muhakemeleri Kanununu 103. maddesinin 1. fıkrasının h bendi uyarınca adli tatil hükümleri uygulanmayacaktır. (Bkz. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2020/4080 E., 2020/8215 K. ve 15.12.2020 T. Kararı).

İcra ve iflas dairelerinde de adli tatil hükümleri uygulanmaz. Nitekim Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2014/14000 E., 2015/485 K. ve 20.01.2015 tarihli kararında;

İcra ve iflas daireleri ile icra mahkemelerinde adli tatil hükümleri uygulanmaz. İcra mahkemeleri İİK’nundan kaynaklanan itiraz, şikayet ve kanunda yer alan davalara bakmakla görevli ve özel yargılama usulüne tabi mahkemelerdendir. İcra iflas daireleri ve mahkemelerde görülmekte olan işlerde HMK’nun adli tatile ilişkin 104.maddesinin uygulama olanağı yoktur. Ayrıca H.G.K.nun 3.5.1967 tarih 1729 Esas 236 sayılı kararında da benimsendiği üzere HUMK.nun 177. Maddesi (6100 sayılı HMK’nun 104) Hukuk Usulünün tayin ettiği sürelerde uygulanacağından İİK.nun da yazılı sürelerde tatbik edilmesi mümkün değildir. Açıklanan nedenle HMK’nun 103/1-h maddesi göz ardı edilerek somut olayda uygulama yeri bulunmayan aynı yasanın 104 maddesi gerekçe yapılarak yazılı şekilde karar verilemez. Dava ihtar süresinin bitimini müteakip 21.08.2014 tarihinde süresinde açıldığından işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken hukuksal dayanağı bulunmayan gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru değildir.”

yönünde hüküm kurulmuştur.

***3402 Sayılı Kadastro Kanunu

3402 Sayılı Kadastro Kanunun 29. maddesin 4. fıkrası “kadastro mahkemeleri adli tatile tabi değildir” hükmünü ihtiva etmektedir.


Adli tatile tabi olmayan işler açısından, adli tatilde süreler işlemeye devam edecektir. Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/21073 E., 2015/21538 K. sayılı kararında;

“Dava velayetin kaldırılması isteğine ilişkindir. Bu davalar adli tatil içinde görülecek dava ve işlerdendir (6100 sk. HMK. 103. mad.). Bu nedenle temyize ilişkin sürelerde adli tatilde işlemeye devam eder.”

şeklinde karar verilmiştir.

Basit yargılama usûlünün uygulandığı dosyalar için de kural olarak adli tatil hükümleri uygulanacaktır. Nitekim Yargıtay 10. Hukuk Dairesi         2019/1459 E.  ,  2019/5472 K. sayılı kararında;

“Bu yasal mevzuat çerçevesinde artık, (icra mahkemesinde görülenler hariç) basit yargılama usûlüne tabi olan davalara adlî tatilde bakılmayacaktır. Başka bir ifade ile basit yargılama usulüne tâbi davalar da adlî tatile tâbi olacaktır.

Basit yargılama usûlünün uygulandığı sulh hukuk mahkemeleri ile iş mahkemeleri adlî tatilden yararlanacaktır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda ise basit yargılama usûlüne tâbi olan davalar adlî tatilde görülmeye devam edilmekte idi (m. 176/11).
Adli tatilde görülemeyen basit yargılama usûlüne tâbi olan davalarla ilgili bir süre, adlî tatil süresi içinde sona ererse, adlî tatilden sonra ek bir süreden yararlanacaktır. Ancak Kanunlarda ivedi olduğu belirtilen veya taraflardan birinin talebi üzerine, mahkemece ivedi görülmesine karar verilen dava ve işler adlî tatilde görülmeye devam edilecektir. Dikkat edilirse burada yargılama usûlü değil, dava veya işin ivedi olması ya da mahkemenin ivedi olduğuna karar vermesi önemlidir. Bu nedenle mahkeme yazılı ya da basit yargılama usûlüne tâbi bir dava ya da işin ivedi olduğuna karar verirse, bu dava veya işin adlî tatilde de görülmesine karar verebilir. Adlî tatilde bakılmayan iş ve davalarla ilgili sürelerin sonu, adlî tatil dönemine rastlarsa, bu süreler adlî tatilin bittiği günden itibaren bir hafta daha uzatılmış sayılır. (Hakan Pekcanıtez/Oğuz Atalay/Muhammet Özekes, Medeni Usûl Hukuku, 14. Bası, s. 273, 274)”

yönünde hüküm kurmuştur.

6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58. Maddesinin 5. Fıkrası İptal Edilmiştir.

2021/119 E., 2022/48 K. sayılı ve 21.04.2022 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı, 31911 sayılı ve 02.08.2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Ödeme emrine karşı açılan davanın reddi nedeniyle tahakkuk ettirilen haksız çıkma zammının iptali talebiyle açılan davada, itiraz konusu 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58. maddesinin 5. fıkrasının, Anayasa’nın 13., 35. ve 36. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.

 

Ödeme emrine itiraz

Madde 58 – Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtirazın şekli, incelenmesi ve itiraz incelemelerinin iadesi hususlarında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur.

 Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır, aksi halde itiraz edilmemiş sayılır.

(Mülga üçüncü fıkra: 28/1/2010-5951/1 md.)

 İtiraz komisyonu bu itirazları en geç 7 gün içinde karara bağlamak mecburiyetindedir.

İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı %10 zamla tahsil edilir.

İtiraz komisyonlarının bu konudaki kararları kesindir

Borcun tamamına bu madde gereğince vakı itirazların tamamen veya kısmen reddi halinde, borçlu ret kararının kendisine tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde mal bildiriminde bulunmak mecburiyetindedir.

Borcun bir kısmına karşı bu madde gereğince vakı itirazlar mal bildiriminde bulunma müddetini uzatamaz.

Karar metninin tamamına aşağıda yer alan linkten ulaşabilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/08/20220802-4.pdf

Bulgaristan Vatandaşlarına Vize Muafiyeti

5887 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı, 27.07.2022 tarihli ve 31905 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Sair karar uyarınca, Bulgaristan Cumhuriyeti’nin kimlik kartı hamili vatandaşlarının Türkiye’ye yapacakları her 180 gün içinde azami 90 gün ikamet süreli turistik amaçlı seyahatlerinde ve transit geçişlerinde vize muafiyeti sağlanmasına karar verilmiştir.

Sair karar metnine aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/07/20220727-16.pdf

4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Ve Buna Bağlı Yönetmelik Uyarınca Karşılıklılık İlkesi Kapsamında Bulunan Ülkeler Hakkında Tebliğ

“4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Ve Buna Bağlı Yönetmelik Uyarınca Karşılıklılık İlkesi Kapsamında Bulunan Ülkeler Hakkında Tebliğ” 19.05.2022 tarihli ve 31840 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Sair Tebliğ’in amacı Türkiye’de ikamet eden yabancılar ile Türkiye’de faaliyette bulunan yabancı tüzel kişilerin, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ve buna bağlı Yönetmelik hükümlerinden yararlanarak gerçekleştirecekleri bilgi edinme başvurularında, karşılıklılık ilkesi kapsamında bulunan ülkelerin belirlenmesidir.

Karşılıklılık ilkesi kapsamında bulunan ülkeler Tebliğ’in 4. maddesinde düzenlenmiştir.

İşbu Tebliğ’in 6. maddesi uyarınca, 17/10/2008 tarihli ve 27027 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ve Buna Bağlı Yönetmelik Uyarınca Karşılıklılık İlkesi Kapsamında Bulunan Ülkeler Hakkında Tebliğ yürürlükten kaldırılmıştır.

Sair Tebliğ’in tamamına aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/05/20220519-8.pdf

7406 Sayılı Türk Ceza Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun

7406 Sayılı Türk Ceza Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 27.05.2022 tarihli ve 31848 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Bu suretle;

  • 5237 sayılı Kanunun kasten öldürme suçunun nitelikli hallerini düzenleyen 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendine;  “Kadına karşı” ifadesi eklenmiştir.
  • 5237 sayılı Kanunun “kasten yaralama” suçunu düzenleyen 86. maddesinin ikinci fıkrasına; “Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı altı aydan az olamaz.” düzenlemesi eklenmiştir.
  • 5237 sayılı Kanunun “işkence” suçunu düzenleyen 94 üncü maddesinin birinci fıkrasına; “Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı beş yıldan az olamaz.” düzenlemesi eklenmişir.
  • 5237 sayılı Kanunun “eziyet” suçunu düzenleyen 96 ncı maddesinin birinci fıkrasına; “Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı iki yıl altı aydan az olamaz.” düzenlemesi eklenmiştir.
  • 5237 sayılı Kanunun “tehdit” suçunu düzenleyen 106 ncı maddesinin birinci fıkrasına birinci cümlesinin sonuna; “Bu suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz.” düzenlemesi eklenmiştir.
  • 5237 sayılı Kanuna, “”ısrarlı takip” madde başlığı ile aşağıdaki düzenleme eklenmiştir.

Israrlı takip

MADDE 123/A- (1) Israrlı bir şekilde; fıziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olan faile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Suçun;

a) Çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi,

b) Mağdurun okulunu, iş yerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması,

c) Hakkında uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından işlenmesi,

hâlinde faile bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

(3)  Bu maddede düzenlenen suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.”

Sair Kanun metninin tamamına aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/05/20220527-7.htm

7405 Sayılı Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu

7405 Sayılı Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu, 26.04.2022 tarihli ve 31821 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Spor kulüpleri ile spor anonim şirketlerinin ve spor federasyonlarının kuruluşu, organları, üst kuruluş oluşturmaları, gelir ve giderleri, bütçe ve harcama esasları, görev, yetki ve sorumlulukları, denetimleri, bunlara yapılacak her türlü yardımın şekil ve şartları ile bunlara ilişkin diğer hususlara dair usul ve esasları düzleyen sair kanun metnine aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.


https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/04/20220426-8.htm

Anayasa Mahkemesi’nin 23.02.2022 Tarihli ve 2017/39464 Başvuru Numaralı Kararı

Anayasa Mahkemesi’nin 23.02.2022 tarihli ve 2017/39464 başvuru numaralı kararı 27.04.2022 tarihli ve 31822 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.  Sair kararda; öğretmen olan başvurucunun sosyal medya hesabı üzerinden yapmış olduğu paylaşım nedeniyle kınama cezası ile cezalandırılmasının ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine yönelik hüküm kurulmuştur. Kararın ilgili bölümlerine aşağıda yer verilmektedir.

“10. Başvurucunun sekreterliğini yaptığı Sendikaya kayıtlı olan bir kamu görevlisi, ikamet ettiği lojmanı kendisine tanınan yasal süreyi aşarak tahliye etmesi nedeniyle İl Disiplin Kuruluna sevk edilmiş; başvurucu da Sendika temsilcisi sıfatıyla Kurulun anılan toplantısına katılmıştır. Toplantı sona erdikten sonra başvurucu, şahsi Facebook hesabından bir paylaşımda bulunmuştur. Başvurucunun anılan paylaşımı şu şekildedir:

“İl Disiplin Kurulu toplantısında bulunan Vali Yardımcısı, Adana İl Milli Eğitim Müdürü [T.A.] ve iki kurum müdürü, [S.] İlçe Müdürlüğünde [M.] isimli hizmetlinin lojmandan geç çıkması nedeniyle aldığı kınama cezasının verilmesi yönünde görüş bildirdiler. Aziz Milletimizin nasıl yönetildiğini görün, bilin ve takdiri siz verin diye bir il müdürünün personelini harcaması değil sahip çıkması gerektiğini anlattık.”

11. Yapmış olduğu paylaşım ve başka iddialar nedeniyle başvurucu hakkında disiplin soruşturması açılmıştır. Soruşturma sonucunda anılan paylaşım nedeniyle 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin (B) bendinin (a) alt bendi uyarınca herhangi bir açıklamaya yer vermeden kınama, bir siyasi partiyi eleştiri mahiyetindeki başka paylaşımları yönünden aynı maddenin (B) bendinin (d) alt bendi uyarınca kınama, bir gazete haberi ve sınav istatistikleri üzerine yapmış olduğu yorum nedeniyle aynı maddenin (A) bendinin (e) alt bendi uyarınca uyarma cezasıyla tevhiden aynı maddenin (B) bendinin (d) alt bendi uyarınca kınama cezasıyla tecziyesinin teklifi üzerine başvurucunun kınama cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

..

36. Bununla birlikte devlet memurları söz konusu olduğunda görüşlerin dengeli ve siyaseten yansız olarak açıklanıp açıklanmadığı, kişisel tavırlar sergilenip sergilenmediği ve tarafsızlıklarının güvence altında olup olmadığı ifade özgürlüğü incelemesinde değerlendirmeye alınır. Bu bağlamda memurun bulunduğu konum, görev yaptığı alanla ilgili olarak ödev ve sorumluluk derecesini belirlemede ulusal makamların bir takdir marjı vardır (Hasan Güngör, § 48; Ömer Yalçın, § 26).

..

40. Başvurucu paylaşımında, İl Millî Eğitim Müdürü’nü bir personelin disiplin cezası alması yönünde karar vermesi nedeniyle hedef alarak “personelini harcaması değil sahip çıkması gerektiği“şeklinde bir ifade kullanmıştır. Başvurucu, lojmandan çıkmayan bir kamu personelinin önce uyarılıp daha sonra kolluk marifetiyle tahliye edilmesi gerekirken hukuka aykırı şekilde disiplin cezasıyla cezalandırılması nedeniyle bu ifadeyi kullandığını beyan etmiştir. Başvurucu; Sendika üyesi olan personelin haksızlığa uğradığını, personelin amiri olan İl Millî Eğitim Müdürü’nün personeline sahip çıkması gerektiğini düşünmekte ve Sendika yöneticisi olarak haklarını savunmaya çalışmaktadır. Başvurucunun Kurul üyelerinin karara yansımayan, toplantıda dile getirdikleri görüş ve düşüncelere dair herhangi bir paylaşımı da olmamıştır.

41. Kamu görevlilerinin sahip oldukları statüden kaynaklanan bazı sınırlamalara tabi olmaları ifade özgürlüğü gibi temel bir özgürlüğü kamu görevlisi olma adına peşinen feda etmeleri gerektiği anlamına gelmemelidir. Bu nedenle bir kamu görevlisi dengeli olmak, yürüttüğü kamu görevi bakımından tarafsızlığına gölge düşürmemek ve görevini aksatmamak kaydıyla ifade özgürlüğünü kullanarak eleştiride bulunabilir. Somut olayda da başvurucunun sosyal medya hesabından paylaştığı ifadelerin kamu görevlisi statüsünden kaynaklanan ödev ve sorumluluklarına aykırı ve tarafsızlığına gölge düşürecek nitelikte olmadığı, yöneticisi olduğu Sendikanın bir üyesi ile ilgili olarak gerçekleştirilen toplantıya ilişkin görüşlerini yansıtan, ifade özgürlüğü korumasından yararlanması gereken ifadeler olduğu kanaatine varılmıştır.

42. Yukarıdaki değerlendirmeler gözönünde bulundurulduğunda idare ve mahkeme kararlarında, kamu görevlisi olan başvurucunun ifade özgürlüğü ile ödev ve sorumlulukları arasında adil bir denge kurulmadığı, müdahaleyi oluşturan disiplin cezasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamadığı değerlendirilmiştir.

43. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.”

Karar metninin tamamına aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/04/20220427-10.pdf

Anayasa Mahkemesi’nin 16.03.2022 Tarihli ve 2018/10055 Başvuru Numaralı Kararı

Anayasa Mahkemesi’nin 16.03.2022 tarihli ve 2018/10055 başvuru numaralı kararı, 10.05.2022 tarihli ve 31831sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Sair karar uyarınca, çalışma izni olmadan çalıştığı gerekçesiyle ülkeden sınır dışı edilen başvurucunun, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.  Sair kararın ilgili bölümleri aşağıda yer almaktadır.

“          21. Sınır dışı edilme kararı nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddialarını içeren başvuruların incelenmesinde çözümlenmesi gereken ilk husus sınır dışı işleminin tesis edildiği tarihte yabancı kişinin bulunduğu ülkede bir özel ve/veya aile hayatının mevcut olup olmadığının ortaya konulmasıdır (Peri Kırık, § 32).

22. Başvurucu; Türk vatandaşı E.Ü. ile birlikteliğinden bir bebek dünyaya geldiğini, E.Ü.nün yabancı dilinin ve uluslararası geçerliği olan bir mesleğinin bulunmaması sebebiyle kendisiyle birlikte sınır dışı edildiği ülkeye gelemeyeceğini, bu nedenle sınır dışı edilmesi hâlinde aile birliğinin ortadan kalkacağını iddia etmiştir.

23. Başvurucu hakkında sınır dışı edilme işleminin tesis edildiği tarihte hamile olduğu, akabinde Türk vatandaşı E.Ü. ile birlikteliğinden bir bebeğin dünyaya geldiği, bebeğin Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartında baba adı olarak E.Ü.nün isminin yer aldığı ve başvurucu hakkında Kazakistan Cumhuriyeti’nin ilgili makamınca evlenme ehliyet belgesi düzenlendiği hususları dikkate alındığında başvurucu ve bebeği ile Türk vatandaşı E.Ü. arasında yakın kişisel bağın var olduğu değerlendirilmiş, Anayasa’nın 20. maddesi kapsamında başvurucunun mevcut aile hayatı olduğu kanaatine varılmıştır.

25. Somut olayda başvurucunun bebeğiyle birlikte yaşadığı Türkiye’den sınır dışı edilmesine karar verilmesi aile hayatına saygı hakkına müdahale teşkil etmektedir.

….

31. Başvurucunun çalışma izni olmadan çalıştığı gerekçesiyle sınır dışı edilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Bu bakımdan müdahaleyle kamu düzeninin korunmasının amaçlandığı ve bu çerçevede başvuruya konu müdahalenin meşru bir amaç taşıdığı anlaşılmıştır.

….

37. Başvurucunun izinsiz çalıştığına yönelik tespitte, Z. Restoran’da eğlenme amacıyla bulunduğu yönündeki beyanı dikkate alınmamış, bahse konu restoranın mesul müdürünün başvurucunun çalışan olduğu yönündeki beyanına itibar edilerek başvurucu hakkında sınır dışı işlemi tesis edilmiştir. Bunun dışında başvurucunun Türkiye’de yaşadığı süre zarfında kamu düzenini bozacak bir eylemi ya da davranışının olduğuna yönelik herhangi bir bilgi veya belgenin de bulunmadığı anlaşılmıştır.

38. Öte yandan İdare Mahkemesi kararında başvurucunun sınır dışı edilme kararına yönelik olarak aile hayatına saygı hakkı kapsamındaki iddiaları tartışılmamış, başvurucunun çalışma izni olmadan çalıştığı hususunun sabit olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Bu durum gözetildiğinde idari işlemin başvurucunun aile hayatı üzerinde doğuracağı etkiler bakımından bir inceleme ve dengelemenin İdare Mahkemesi tarafından yapılmadığı, aile hayatına saygı hakkı bakımından ilgili ve yeterli bir gerekçe sunulmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak başvurucunun sınır dışı edilmesi ile ilgili idari ve yargısal süreçte ortaya konulan kararların gerekçelerinin aile hayatına saygı hakkı bağlamında yeterli olmadığı, kamu düzeninin korunması hususundaki kamusal menfaat ile başvurucunun aile hayatına saygı hakkı arasında bir dengeleme yapılmadığı gibi kararlarda yer verilen unsurların da bu dengelemeye imkân verecek ayrıntı ve açıklıkta olmadığı sonucuna varılmıştır.

39. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.”

Karar metninin tamamına aşağıda yer alan üzerinden erişebilirsiniz.

https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2018/10055

NÜFUS KAYDININ DÜZELTİLMESİ DAVASINDA EKSİK İNCELEME

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 8. Hukuk Dairesi 2020/3332 E., 2020/5737 K. sayılı kararı, 18.02.2022 tarihli ve 31754 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Sair olayda; davacı, dava dilekçesinde kendisine ait mükerrer nüfus kaydı bulunduğundan bahisle nüfus kayıtlarının düzeltilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi davayı kabul etmiş ve hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine dosya Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’ne intikal etmiştir. Kararın ilgili bölümü aşağıda yer almaktadır.

“ Dava nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkindir.
1. Dava sonucu itibariyle miras hukukunu da yakından ilgilendirdiğinden; aynı kişi olduğu iddia edilen …’in bütün mirasçılarının davalı sıfatı ile davaya katılmaları gerekirken, mahkemece re’sen gözetilmesi gereken bu durum nazara alınmadan ve taraf teşkili de sağlanmadan davanın esası hakkında karar verilmesi,
2. Mahkemece iptaline karar verilen davacının … kaydının, … kaydının evlilik kaydı olup olmadığı araştırılmadan, nüfus yer değiştirme tutanakları ve nüfus hareketlerine ilişkin diğer tutanaklar getirtilip, gerektiğinde bilirkişi raporu aldırılıp veya somut olaydaki iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp, oluşacak sonuca göre adı geçenlerin aynı kişiler olduğunun tespit edilmesi halinde, her iki hane arasında bağ kurulmasına ve davacının bundan sonraki aile ve nüfus hareketlerinin kullanmakta olduğu ve ilk kayıt durumunda olan … TC kimlik numaralı … kaydı üzerinden devam etmesine karar verilmesi gerekirken, davacının evlilik hanesi olduğu kabul edilen nüfus kaydının iptaline karar verilmesi, doğru görülmemiştir.”

Sair kararın tam metnine aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/02/20220218-17.pdf