Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne Başvuru Süresi

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini değiştiren 15 Nolu Protokol, Türkiye Cumhuriyeti tarafından 13/09/2013 tarihinde imzalanmıştır. İşbu protokol, 01/08/2021 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

 15 Nolu Protokolün 4. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşme’nin 35. maddesinin 1.paragrafında yer alan ‘‘altı aylık süre içinde’’ ibaresi “dört aylık süre içinde’’ ibaresi ile değiştirilmiştir. Bu suretle; kabul edilebilirlik koşullarını düzenleyen 35. madde değiştirilmiştir ve başvuruların iç hukuk yollarının tüketilmesinden sonra ve iç hukuktaki kesin karar tarihinden itibaren dört aylık süre içinde yapılması gerekmektedir. Sair maddenin yürürlük tarihi ise 01/02/2022’dir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşme’nin 35. maddesinin 1.paragrafının güncel metni,

‘‘Mahkeme’ye ancak, uluslararası hukukun genel olarak kabul edilen ilkeleri uyarınca iç hukuk yollarının tüketilmesinden sonra ve iç hukuktaki kesin karar tarihinden itibaren dört aylık bir süre içinde başvurulabilir.’’

şeklindedir.

Türkiye Barolar Birliği’nin duyurusuna aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.barobirlik.org.tr/Haberler/duyuru-20227-82280

15 nolu Protokol ile ilgili resmi ve detaylı bilgiye aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.coe.int/en/web/conventions/full-list?module=treaty-detail&treatynum=213

Korumalı İşyerleri Hakkında Yönetmelik

İş gücü piyasasına kazandırılmaları güç olan zihinsel veya ruhsal engelli bireylere istihdam oluşturmak amacıyla devlet tarafından teknik ve mali yönden desteklenen ve çalışma ortamı özel olarak düzenlenen işyeri olarak tanımlanan korumalı işyerlerinin; işyeri statüsü kazanması, işleyişi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasları düzenleyen Korumalı İşyerleri Hakkında Yönetmelik, 27/01/2022 tarihli ve 31732 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmelik metnine aşağıda yer alan link üzerinden erieşbilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/01/20220127-1.htm

Çek Defterlerinin Baskı Şekline ve Bankaların Hamile Ödemekle Yükümlü Olduğu Miktarın Belirlenmesine İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ

Çek Defterlerinin Baskı Şekline ve Bankaların Hamile Ödemekle Yükümlü Olduğu Miktarın Belirlenmesine İlişkin Tebliğde (Sayı: 2010/2) Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sayı: 2022/3) 22.01.2022 tarihli ve 31727 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Değişiklikle birlikte, çek karşılığının hiç bulunmaması ve kısmen bulunması halinde bankaların sorumluluğunu düzenleyen 4. madde ve geçici 2. madde aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Bankanın sorumlu olduğu miktar

MADDE 4 – (1) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;

a) Karşılığının hiç bulunmaması halinde,

1) Çek bedeli (Değişik ibare:RG-22/1/2022-31727)(4) üçbinaltıyüz Türk Lirası veya üzerinde ise (Değişik ibare:RG-12/1/2019-30653)(2) binaltıyüz Türk Lirası,

2) Çek bedeli (Değişik ibare:RG-22/1/2022-31727)(4) üçbinaltıyüz Türk Lirası altında ise çek bedelini,

b) Karşılığının kısmen bulunması halinde,

1) Çek bedeli (Değişik ibare:RG-22/1/2022-31727)(4) üçbinaltıyüz Türk Lirası veya altında ise çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmi karşılığı (Değişik ibare:RG-22/1/2022-31727)(4) üçbinaltıyüz Türk Lirası tamamlayacak bir miktarı,

2) Çek bedeli (Değişik ibare:RG-22/1/2022-31727)(4) üçbinaltıyüz Türk Lirası üzerinde ise çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmi karşılığa ilave olarak (Değişik ibare:RG-22/1/2022-31727)(4) üçbinaltıyüz Türk Lirası ödemekle yükümlüdür.

GEÇİCİ MADDE 2 – (1) Bu Tebliğden önce yayımlanan Tebliğlere göre bastırılan çeklerden ötürü muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde her çek yaprağı için(Değişik ibare:RG-22/1/2022-31727)(4) üçbin Türk Lirası kadar ve kısmen karşılığının bulunması halinde ise bu miktarı her çek yaprağı için (Değişik ibare:RG-22/1/2022-31727)(4) üçbin Türk Lirası tamamlayacak biçimde ödeme yapmakla yükümlüdür.

Sair Tebliğ metninin tamamına aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/01/20220122-20.htm

https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=13734&MevzuatTur=9&MevzuatTertip=5

Kâr Payı Avansı Dağıtımı Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ

Kâr Payı Avansı Dağıtımı Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ, 18/01/2022 tarihli ve 31723 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. İşbu Tebliğ ile 9/8/2012 tarihli ve 28379 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kâr Payı Avansı Dağıtımı Hakkında Tebliğin 5 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “bir ay” ibaresi “iki ay” olarak değiştirilmiştir.

Tebliğin 5. maddesinin 2. fıkrasının güncel hali aşağıda yer almaktadır.

Kâr payı avansı dağıtım şartları

MADDE 5 – (1) Şirketlerin kâr payı avansı dağıtabilmeleri için, şirket genel kurulunca kâr payı avansı dağıtılmasına ilişkin karar alınması ve kâr payı avansı dağıtılacak hesap döneminde hazırlanan üç, altı veya dokuz aylık ara dönem finansal tablolara göre kâr edilmiş olması gereklidir.

(2)(Ek:RG-5/1/2019-30646) Sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan şirketler, kesinleşmemiş hesap dönemi sonu finansal tablolarda yer alan kâr üzerinden, ilgili hesap döneminin bitiminden itibaren iki ay içinde yapılacak genel kurullarında alınacak karara göre kâr payı avansı dağıtabilirler. Bu durumda ödenecek kâr payı avansı, hesap dönemi sonu kârından 7 nci madde gereği indirimler yapılmak suretiyle hesaplanan tutarın yüzde doksanını geçemez.

Kâr Payı Avansı Dağıtımı Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ metnine aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/01/20220118M1-1.htm

İşe İade Davasında Gerekçeli Kararın 1 Yıl Sonra Yazılmasının Adil Yargılanma Hakkının İhlali Olduğuna İlişkin AYM Kararı

Anayasa Mahkemesi’nin 07.09.2021 tarihli ve 2018/15809 sayılı kararı, 13/01/2022 tarihli ve 31718 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Sair başvuruda işe iade talebiyle açılan davada gerekçeli kararın geç yazılması sebebiyle makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği yönünde hüküm kurulmuştur. İşe iadeye karar verilmesine rağmen, gerekçeli kararın bir yılı aşkın süre sonra yazılmasının adil yargılanma hakkının ihlali olduğuna hükmolunmuştur. Olayda işe iade kararı  10/07/2017 tarihinde verilmiş ve gerekçeli karar ise 20/09/2018  tarihinde yazılmıştır. Kararın bazı bölümleri aşağıda yer almaktadır.

‘‘22. Makul sürede yargılanma hakkının amacı, tarafların uzun süren yargılama faaliyeti nedeniyle maruz kalacakları maddi ve manevi baskı ile sıkıntılardan korunmasıdır. Hukuki uyuşmazlıkların çözüm sürecini uzatarak çoğu zaman elde edilecek hükmün yararını ortadan kaldıran bir yargılama, adaletin yerine getirilmesindeki etkililiğe ve güvenliğe zarar verecektir. Ancak makul sürede yargılanma hakkı bakımından uyuşmazlığa ilişkin yargılamanın kısa sürede sonuçlandırılması kadar hukuki uyuşmazlığın çözümünde gerekli özenin gösterilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle yargılama süresinin makul olup olmadığının her bir başvuru açısından münferiden değerlendirilmesi gerekir (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 40).

24. Eldeki başvuruya ilişkin benzer olgu ve iddialar Anayasa Mahkemesince daha önce Hatice Akgül kararında ele alınmıştır. Söz konusu kararda; işe iade kararının icra kabiliyeti kazanabilmesi için kesinleşmesinin gerektiği, gerekçeli kararın geç yazılması hâlinde hükmün kesinleşmesinin gecikeceği ve lehine karar tesis edilenin mağdur olacağı ifade edilmiştir. Kararda; mahkeme hükmünün icra kabiliyetinin ancak kesinleşme ile söz konusu olabileceği dikkate alındığında kararın kesinleşmesinin en önemli aşamalarından birinin gerekçeli kararın yazılması olduğu, bu yükümlülüğün ise derece mahkemeleri tarafından yerine getirilmesi gerektiği belirtilmiştir (Hatice Akgül, §§ 33-37).

25. Anılan kararda Anayasa Mahkemesi; yargılama süresinin toplamda 2 yıl 5 ay olmakla birlikte ilk derece mahkemesinin kararı tefhiminden gerekçeli kararı yazmasına kadar geçen 1 yıl 3 ay 29 günlük sürenin makul olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, bu durumun tek başına yargılama süresinin uzamasına neden olduğunu belirterek makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

26. Somut başvuruda da başvurucuların işe iade talebiyle açmış olduğu davanın sonuçlarından yararlanabilmesinin, başka bir deyişle kararın kesinleşmesinin en önemli aşamalarından biri gerekçeli kararın yazılması olup bu yükümlülük başvurucunun talebine, tutumuna veya sorumluluğuna bağlı olmaksızın mahkemeye aittir.

29. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.’’ şeklinde ihlalin gerçekleştiği yönünde hüküm kurulmuştur.

32. İncelenen başvuruda Mahkemenin gerekçeli kararı geç yazması nedeniyle uzun süren yargılamada makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

33. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurulara ayrı ayrı net 8.750 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

Sair karar metninin tamamına aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2018/15809

İnternet Hızı ve Abonelik Feshi

Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Tüketici Hakları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, 18/01/2022 tarihli ve 31723 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. İşbu Yönetmelik ile 08/10/2017 tarihli ve 30224 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Tüketici Hakları Yönetmeliği’nin 12. maddesine aşağıda yer alan 11. fıkra eklenmiştir.

İnternet erişim hizmetlerinde sözleşme özetinde yer alan ilgili adreste sunulacak hizmete ilişkin duyurulan veri hızları da dikkate alınarak Kurum tarafından belirlenecek Adrese Dayalı İnternet Hız Ölçümlerine ilişkin düzenlemelerde tespit edilen kriterlerin sağlanamaması halinde; abone tarafından cihazın kalan bedeli hariç herhangi bir cayma bedeli ödenmeksizin taahhütlü abonelik feshedilebilir.”

Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Tüketici Hakları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik metnine aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/01/20220118-3.htm

Türkiye Futbol Federasyonu’nun Erişim Engelleme Yetkisi

25.12.2021 tarihli ve 31700 sayılı Resmi Gazete’de 7346 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun yayımlanmıştır. Sair kanunun 29. maddesi uyarınca 5/5/2009 tarihli ve 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna ek madde eklenmiştir. İlgili madde ile Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu’na, futbol müsabakalarına ilişkin yayınların internet ortamında hukuka aykırı olarak kullanıma sunulduğunun tespiti halinde erişimin engellenmesine ilişkin kararlar verme yetkisi tanınmıştır. Madde metni aşağıdaki yer almaktadır.

“Yayın haklarının korunması

EK MADDE 1 –

 (1) Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki futbol müsabakalarına ilişkin yayınların internet ortamında hukuka aykırı olarak kullanıma sunulduğunun tespit edilmesi halinde, ihlalin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak (URL vb. şeklinde) erişimin engellenmesine Yönetim Kurulu tarafından karar verilir. Ancak, teknik olarak ihlale ilişkin içeriğe erişimin engellenmesi yapılamadığı veya ilgili içeriğe erişimin engellenmesi yoluyla ihlalin önlenemediği durumlarda, internet sitesinin tümüne yönelik olarak erişimin engellenmesi kararı verilebilir. Bu karar uygulanmak üzere 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 6/A maddesi gereğince Erişim Sağlayıcıları Birliğine gönderilir. Bu karara karşı bir hafta içinde sulh ceza hâkimliğine itiraz edilebilir. Erişimin engellenmesiyle ilgili iş ve işlemleri yapmak üzere TFF bünyesinde idari birim kurulur. Yönetim Kurulu, bu madde kapsamındaki yetkisini idari birimde görev alacak kişilere devredebilir.

(2) Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışındaki futbol müsabakalarına ilişkin yayınların internet ortamında hukuka aykırı olarak kullanıma sunulduğunun tespit edilmesi halinde, yayın hakkı sahibinin talebi üzerine birinci fıkra hükmü uygulanır. Şu kadar ki, talebin yapılabilmesi için yayın hakkına ilişkin sözleşmenin TFF’ye bildirilmesi ve hak sahipliğinin ispat edilmesi zorunludur.

(3) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Yönetim Kurulu tarafından çıkartılacak talimatla belirlenir.”

Kooperatiflerde Elektronik Ortamda Yapılacak Genel Kurullara İlişkin Yönetmelik

Kooperatif genel kurul toplantılarına elektronik ortamda katılma, öneride bulunma, görüş açıklama ve oy kullanmaya ilişkin usul ve esasların düzenlen Kooperatiflerde Elektronik Ortamda Yapılacak Genel Kurullara İlişkin Yönetmelik, 14/01/2022 tarihli ve 31719 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürülüğe girmiştir.

Elektronik Genel Kurul yapılabilmesi için anasözleşmeye Yönetmelik’de yer alan aşağıdaki hükmün eklenmesi zorunludur.

“Kooperatifin genel kurul toplantılarına katılma hakkı bulunan ortakları bu toplantılara, 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 45 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca elektronik ortamda da katılabilir. Yönetim kurulu tarafından karar alınması veya genel kurul tarihinden 20 gün önce 4’ten az olmamak üzere ortakların en az 1/10’unun yazılı olarak talep etmesi halinde genel kurul toplantısı elektronik ortamda yapılır. Kooperatif, 14/1/2022 tarihli ve 31719 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kooperatiflerde Elektronik Ortamda Yapılacak Genel Kurullara İlişkin Yönetmelik hükümleri uyarınca ortaklarının genel kurul toplantılarına elektronik ortamda katılmalarına, görüş açıklamalarına, öneride bulunmalarına ve oy kullanmalarına imkan tanıyacak elektronik genel kurul sistemini kurabileceği gibi bu amaç için oluşturulmuş sistemlerden de hizmet satın alabilir. Yapılacak tüm genel kurul toplantılarında anasözleşmenin bu hükmü uyarınca, kurulmuş olan sistem üzerinden ortakların ve temsilcilerinin, anılan Yönetmelik hükümlerinde belirtilen haklarını kullanabilmesi sağlanır.”

Kooperatiflerde Elektronik Ortamda Yapılacak Genel Kurullara İlişkin Yönetmelik metnine aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/01/20220114-4.htm

TMK 166/3 Kapsamında Anlaşmalı Boşanmaya Karar Verilebilmesi İçin Protokolün Taraflarca İmzalanması ve Tarafların Duruşmada Hazır Bulunması Gerekmektedir

Uygulamada “anlaşmalı boşanma” olarak ifade edilen; tarafların, boşanmanın hukuki ve mali sonuçları üzerinde bir protokol ile uzlaştıkları ve hakim tarafından gerekmesi halinde, değişiklik de yapılarak protokolün gerekçeli kararın eki kabul edilerek, boşanmaya hükmedilmesi durumu; Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenmektedir. Sair düzenleme;

Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı  hükmü uygulanmaz.”

şeklindedir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2021/7601 E., 2021/6759 K. numaralı ve 04.10.2021 tarihli kararında; anlaşmalı boşanma protokolünün taraflar yerine vekiller tarafından imzalanması, davacının duruşmada hazır bulunmaması ve cep telefonu ile görüntülü olarak aranarak beyanının tutanağa geçirilmesi ile TMK 166/3 bağlamında, boşanma karar verilmiş olmasının, kanun yararına bozulması gerektiğine karar verilmiştir. Kararda;

“Somut olayda dosyanın incelenmesinden; tarafların dosyaya sunduğu 05.02.2018 tarihli anlaşmalı boşanma protokolünün taraflarca değil, taraf vekilleri tarafından imzalandığı, ayrıca 06.02.2018 tarihli duruşmada davacı erkeğin hazır bulunmadığı, davacı erkeğin Fransa`da bulunması sebebi ile oğlu Yasin Öztürk`ün cep telefonundan davacı erkeğin görüntülü olarak aranarak beyanının tutanağa geçirildiği ve bu şekilde tarafların boşanmalarına karar verildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda bahsedilen kanun hükmü gereğince davacı ve davalı asıl tarafından imzalanmış anlaşma protokolü olmadan ve davacı erkek duruşmada hazır olup mahkeme hakimince bizzat dinlenilmeden Türk Medeni Kanunu`nun 166/3. maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.”

ifadelerine yer verilmiştir. Karar metninin tamamı aşağıda yer almaktadır.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/7601 E.  ,  2021/6759 K.*

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ :Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 07.09.2021 tarihli yazısı ile istenilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı erkek tarafından TMK 166/3 maddesine dayalı olarak boşanma davası açılmış, mahkemece tarafların TMK 166/3 maddesi uyarınca boşanmalarına, velayetlerin davalı anneye verilmesine, çocuklar ve davalı kadın yararına nafakaya hükmedilmiş, hüküm her iki tarafın temyiz etmemesi üzerine 30.03.2018 tarihinde kesinleştirilmiş, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün 07.09.2021 tarihli yazısı ile, karar ile ilgili kanun yararına bozma talebinde bulunulmuş, dosya Dairemize gönderilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında; evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı, bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesinin şart olduğu düzenlenmiştir.
Somut olayda dosyanın incelenmesinden; tarafların dosyaya sunduğu 05.02.2018 tarihli anlaşmalı boşanma protokolünün taraflarca değil, taraf vekilleri tarafından imzalandığı, ayrıca 06.02.2018 tarihli duruşmada davacı erkeğin hazır bulunmadığı, davacı erkeğin Fransa`da bulunması sebebi ile oğlu Yasin Öztürk`ün cep telefonundan davacı erkeğin görüntülü olarak aranarak beyanının tutanağa geçirildiği ve bu şekilde tarafların boşanmalarına karar verildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda bahsedilen kanun hükmü gereğince davacı ve davalı asıl tarafından imzalanmış anlaşma protokolü olmadan ve davacı erkek duruşmada hazır olup mahkeme hakimince bizzat dinlenilmeden Türk Medeni Kanunu`nun 166/3. maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 363/1. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA oybirliğiyle karar verildi. 04.10.2021 (Pzt.)

*Karar metni, 13.01.2022 tarihinde https://karararama.yargitay.gov.tr/ adresinden alınmıştır.